renk danışmanlığı
Karen HALLER 
Karen Haller Colour & Design Consultancy

Renk, davranışlarımızı ve ruh halimizi etkilemek için daha seri veya yavaş hareket etmemizi, daha rahat hissetmemizi, daha fazla yememizi, verimliliğimizi arttırmamızı ve hatta daha fazla harcama yapmamızı sağlamak için kullanılır.

renk

Uygulamalı renk psikolojisinde bir uzman olarak rengin yapılan her şeyin merkezinde olduğunu düşünüyorum. Renk güçlü bir fenomendir, ancak birçoğumuz renkleri kanıksadığımızdan, renk seçiminin yaklaşık %20’si bilinçli bir şekilde yapılır. Bununla birlikte renklerin, insanların ilk fark ettiği şey olduğu ve bu durumun iç mekan için de geçerli olduğu bir gerçek.

Renk, davranışlarımızı ve ruh halimizi etkilemek için daha seri veya yavaş hareket etmemizi, daha rahat hissetmemizi, daha fazla yememizi, verimliliğimizi arttırmamızı ve hatta daha fazla harcama yapmamızı sağlamak için kullanılır. Renk ilgi çekmek için kullanılabildiği gibi iticilik de yaratabilir. Doğru kullandığında ideal müşterileri etkilerken, yanlış kullanıldığında uzaklaştırabilir. Endüstriyel tasarımcılar ve mimarlar, her gün milyonlarca insanın yaşamını yaptıkları renk seçimleriyle doğrudan etkileyebildiklerinden, inanılmaz bir sosyal sorumluluğa sahipler.

Renk tonu, kombinasyon, oran ve yerleştirme, herhangi bir projede hem görsel hem de genel ruh hali açısından anahtardır.

rengin yaşam alanlarına etkisi

Kent sakini olmamız sebebiyle hayatımızın çoğu ev, ofis, okul, otobüs, tren, araba, uçak, spor salonu, restoran, otel, tiyatro ve alışveriş merkezi gibi insan yapımı ortamlarda geçiyor. 

Bu insan yapımı ortamlarda doğa ve renkleriyle bağlantıyı kaybetmek genellikle çok kolay, kendimizi biz insanları fizyolojik düzeyde etkileyen çok sınırlı bir renk paleti içinde yaşarken buluyoruz. Bedenlerimizi, aklımızı ve ruhumuzu doğal olmayan ortamlarda strese sokuyoruz.

Tasarımcıların rengin gücünü ve mekanı kullananlar için uzun vadeli etkilerini anlaması hayati öneme sahip. Renk tonu, kombinasyon, oran ve yerleştirme, herhangi bir projede hem görsel hem de genel ruh hali açısından anahtardır. Doğru renk kullanılsa bile yanlış ton seçimi istenmeyen yan etkilere neden olabilir.

İngiltere’de kamusal alanların tasarımı söz konusu olduğu zaman tasarımcı, BS8300 2010 Eşitlik Yasası kurallarına uymak zorunda kalırken diğer yandan iyi görünen, kullanıcıyı destekleyen ve müşterinin ihtiyaçlarını karşılayan, kapsayıcı bir uygulamaya imza atmak konusunda ekstra zorluklarla karşılaşıyor.

Zamanla daha kalabalık şehirlerde yaşayacağımız için, tasarımcının rahat ortamlar yaratmadaki rolü gittikçe önem kazanacak ve uyumlu ve uygun renk düzenleri oluşturmak önemli bir rol oynayacak.

Devam eden renk araştırmaları profili yükseltmek, rengin tüm yönlerini ve etkilerini anlamak konusunda olumlu bir etkiye sahip olabilir. Umarım bu durum iç mekan tasarımı ve mimarlık eğitiminde rengin müfredattaki yerinin artmasına yol açar.

İngiltere’deki şehirlerde, kırsal alanlardan daha fazla insanın yaşamakta olduğu bilinen bir gerçek. Kırsal yaşamdan kentsel yaşama doğru bir değişim geçiriyoruz. 2050’ye kadar bu durum, küresel bir fenomen haline gelecek.

Dünya nüfusunun sağlığı ve refahı söz konusu olduğunda mimarlar ve tasarımcılar, renkleri akıllıca kullanma konusunda kritik bir role sahip ve bu nedenle renk üzerine devam eden araştırmalar büyük önem taşıyacak.