

Renk; nesneleri görünür ya da görünmez kılar; ona dair boyut, ağırlık ve uzaklık algısını etkiler; onları ayrıştırmaya, kodlamaya yardımcı olur; nesneye dair bilgi iletir; boyut, katman ve derinlik algısını destekler; görsel kompozisyonun noktalama işaretidir, onu nasıl okuyacağımız konusunda yönlendirir; duygularımızı harekete geçirir; yeni bir vurgu ekleyebilir; anlamı ve anlatımı daha öteye taşır.
renk
Rengi çok farklı şekillerde tanımlayabilirim. Renk ışıktır; nesnenin fiziksel bir özelliği, kimyasal bir boyar maddedir. Aynı zamanda renk; duyusal bir olgu, görsel bir deneyim, öznel bir algı, hatta ışığın gözümüzde oluşturduğu bir yanılsamadır. Bilimsel olarak insanda renk görme ve algılama sürecinin üç bileşeni vardır: Işık, nesne ve özne. Mimarlığı, bu bileşenlerin her üçünü de içeren bir etkinlik alanı olarak görüyorum. Bu bakımdan mimari renk, konuya farklı açılardan yaklaşan felsefe, tarih, kimya, fizik, biyoloji, sanat gibi disiplinlerin görüşlerini kapsadığı gibi, ilgili disiplinlerin kuram ve uygulama altında buluşacakları bir zemin de sunar.
Mimarlıkta renk bir tasarım elemanı ve diğer tasarım elemanlarının fiziksel özelliklerinden biridir. Renk; nesneleri görünür ya da görünmez kılar; ona dair boyut, ağırlık ve uzaklık algısını etkiler; onları ayrıştırmaya, kodlamaya yardımcı olur; nesneye dair bilgi iletir; boyut, katman ve derinlik algısını destekler; görsel kompozisyonun noktalama işaretidir, onu nasıl okuyacağımız konusunda yönlendirir; duygularımızı harekete geçirir; yeni bir vurgu ekleyebilir; anlamı ve anlatımı daha öteye taşır. Mimari renk daha çok estetikle ilgili bir konu olarak görülse de işlevsel nitelikleri de dikkate değerdir. Böylece tasarım sürecinin zorunsuz ve rastlantısal bir sonucu olmaktan çok belirli bir tasarım konusudur.
Mimarlıkta renk bir tasarım elemanı ve diğer tasarım elemanlarının fiziksel özelliklerinden biridir.
doğru renk paleti
Yeni teknolojiler ve güncel uygulamalarla renge duyulan ilginin artması, günümüzde rengin mimarlığın stratejik bir unsuru olarak görülmesine neden oluyor. Sonsuz renk seçenekleri, renklendirilmiş yapı malzemeleri ve aydınlatma veya dijital teknikler gibi alternatif renk kullanma biçimleri, mimarın çoktan seçmeli renk problemini daha da karmaşık bir düzeye taşımış durumda. Kimi mimarların renk kullanma yöntemi değişmez görünse de mimarların genellikle tasarım problemine özel ölçütler önerdikleri görülüyor. Renk planlama ölçütleri biçimsel, simgesel, işlevsel, kavramsal ve bağlamsal kategoriler yanında mimarın veya işverenin renk tercihlerini de içerir. Bu kararlar birbirlerinin karşıtı olmaktan çok bütünleyicisi olmakla birlikte tasarım ve uygulama süreçleri boyunca geliştirilmeleri beklenir. Doğru yönetilmiş bir renk tasarım süreci “renk” ile “boya” arasındaki farkın belirleyicisidir.
Renklerin uyumu tasarımın başlıca ilgi alanlarından birisi. Renk uyumunun estetik ölçüsü renklerin düzeni ve matematik ilişkileri olarak açıklanırken, renk kombinasyonlarının hoşa gitmesi bir duygu / duygulanım ölçüsüdür. Renk uyum ilkelerini, renk niteliklerinin (renk türü, değeri ve gücü) benzerlik ve zıtlıkları üzerinden özetleyebilirim. Tümünün arasındaki dengeye ulaşabilmek, yüzyıllardır renk konularının en can alıcı noktasını oluşturuyor.