içmimar
Jeyan ÜLKÜ
Jeyan Ülkü Mimarlık

Yeni ofislerde iş ve iş dışındaki yaşam arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Doğa; sadece mola / dinlenme alanlarına değil, tüm alanlara dağılmış bir şekilde ofisle buluşuyor.

verimliliği sağlayan unsurlar

Her şirket, her iş yeri birbirinden farklı ve her mekan kendine özgüdür. Ofis projesi daima firmayı, iş alanını, vizyonunu ve kültürünü anlamakla başlar. Kendimizi müşteri ile ortak olarak konumlandırmak en önemli faktör. Şirketle ilgili kendi araştırmamızı yaparak, çalışmalarıyla ilgili ön verileri toplayarak ve nasıl görüldüğüne bakarak işe başlarız. Sonra onları dinleriz. Ekiplerinin, zihniyetlerinin bir parçası olmak isteriz. Her şeyi onların bakış açısından görmek önemli. Fikirleri ve hedefleri; ihtiyaçları, gereksinimleri ve planları dahilinde her şeyi masaya yatırabilmemiz için bir etki alanı haline gelmek zorunda. Bu birlikte çalışma yaklaşımına dayanarak bir şeyler yapmaya çalışırız.

Bu onların ihtiyaçlarını mimari açıdan belirlememizi; içinde yaşamak ve çalışmak istedikleri çalışma alanıyla ilgili fikirleri ile aradaki boşlukları doldurup, fiziksel bir iş yerine çevirme konusunda bize bir öngörü sağlar. Bir organizasyonun kültürel bağlamının tarafımızdan anlaşılmasıyla “özel olarak hazırlanmış karışım” odaklı tasarımın yolu açılır. “İş yapma biçimini” mekana yansıtabilmek için birey, toplanma ve sosyal alanları buna göre düzenlemek gerekir. Bununla birlikte, işverenlerin ofis tasarımının iyileştirici rolünü anlamaları ve bu etkinliğin tasarım sürecine bırakılmasına izin vermeleri çok önemli. Sonuç olarak, bir araştırmanın da vurguladığı gibi; “Ekip kültürünü yansıtan ve teşvik eden iş yerleri, daha yüksek motivasyona sahip çalışanlara sahip olur.”

Her şirket, her iş yeri birbirinden farklı ve her mekan kendine özgüdür. Ofis projesi daima firmayı, iş alanını, vizyonunu ve kültürünü anlamakla başlar.

öngörülen değişimler

Mekanlar her zaman kullanıcı nedeniyle dönüşüme uğramazlar, bunun tersi de mümkün. Son zamanlarda, çalışma alışkanlıklarının çalışma alanını değiştirdiği ve aynı zamanda onun tarafından değiştirildiğine dair bir döngü söz konusu. Bir başka deyişle, “yeni çalışan” ve “yeni çalışma alanı” birbirinin dönüşümüne katkı sağlıyor.

Günümüzde kullanıcı odaklı alan; daha iş birlikçi alanlara, birlikte çalışma imkanlarına ve daha az hiyerarşiye ihtiyaç duyuyor. Hiyerarşinin yerini bir topluluk duygusu alıyor. Esasen organizasyonlarda elde etmeye çalıştığımız şey farklı bölümler arasında bir bağlantı kurmak; sosyal çalışan için sosyal alanlara resmi olmayan bir dokunuş. Bununla birlikte, bu sosyal (bağlantı) alanlarının; yeni çalışanın projelere daha girişken bir şekilde katılabilmesi için esnek / dönüştürülebilir olması gerekiyor.

Örneğin; eğitimler, seminerler, beyin fırtınası, çeşitli workshop’lar… Ofis, geleneksel hiyerarşi resmiyetinden kurtulduktan sonra gerçek bir ofis topluluğu ortaya çıkıyor ki sadece iş amaçlı bir topluluk değil bu. Yeni ofislerde iş ve iş dışındaki yaşam arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Doğa; sadece mola / dinlenme alanlarına değil, tüm alanlara dağılmış bir şekilde ofisle buluşuyor. Bu yeni çalışma alanı için havadar ve hafif ortamlar gerekli ve eğer daha uzun bir süre konsantre olmak gerekiyorsa, sadece bu amaç için kozalar yaratmaya çalışırız. Ancak, “iş” sadece doğrusal bir yola sahip olmadığından, farklı süreçler için çeşitli alanlar gerektirir. Genel olarak yeni iş yeri daha sağlıklı, daha akıllı ve esnek olmalı. Böylece yeni çalışanın kontrol altında olması ve daha iyi bir yaşam sürmesine yardımcı olacak tüm olanaklara sahip olması gerektiğine inanıyoruz.