KIM HERFORTH NIELSEN
3XN Architects
| Danimarka

© 3XN Architects

Pandemi yavaş yavaş kaybolurken, bir başka konu dikkatimizi çekiyor: Şimdi ve gelecekte iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edeceğimiz. Genç mimarlara döngüsel ekonomiyi binalarımıza nasıl daha iyi entegre edeceğimiz konusunda düşünmelerini tavsiye ediyorum.

COVID-19 sonrası yaşanan mimari değişim

Pandemiyle birlikte çalışma şeklimizden, ofiste çalışmakla evden çalışma arasındaki dengeye kadar pek çok şey değişti. Artık daha az seyahat ediyoruz ama aynı zamanda fiziksel etkileşime ihtiyaç duyan sosyal bireyleriz. Bu değişim doğal olarak ofis alanlarını ve ofis binalarını tasarlama şeklimizi de değiştiriyor. Daha farklı ve çeşitli düşünmeliyiz. Bunlar büyük zorluklara neden olur, ancak her kriz aynı zamanda arkasında iyi bir şey bırakır.

Temel olarak, iş ve ofis alanlarının ve binaların pandemi öncesine göre artık daha çeşitli olduğunu düşünüyoruz. Mimaride, tasarımda, mekanlarda çeşitlilik olduğunu görüyoruz.

Öğrencilere tavsiyeler

Pandemi yavaş yavaş kaybolurken, bir başka konu dikkatimizi çekiyor: Şimdi ve gelecekte iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edeceğimiz.

Genç mimarlara döngüsel ekonomiyi binalarımıza nasıl daha iyi entegre edeceğimiz konusunda düşünmelerini tavsiye ediyorum. Bir bina bulunduğu bölgeye katma değer sunmalı ve hem iç mekanda hem de dış mekanda sosyal etkileşimi geliştirmeli. Binalara ve inşaat sürecine nasıl daha döngüsel bir yaklaşım yaratabileceğimiz üzerine düşünmemiz gerekiyor.

KIM HERFORTH NIELSEN

1954 yılında doğan ve 3XN’nin kurucu ortağı olan Danimarkalı mimar Kim Herforth Nielsen, 1981 yılında Aarhus Mimarlık Okulu’ndan mezun oldu ve o zamandan beri Danimarka ve uluslararası mimaride önde gelen bir figür oldu. Kim Herforth Nielsen, Kopenhag’daki Ørestad College ve Royal Arena, Berlin’deki Danimarka Büyükelçiliği, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Lozan’daki Genel Merkezi ve Sidney Balık Pazarı gibi bir dizi dikkate değer projede ön saflarda yer aldı.

3XN Architects

3XN’nin felsefesi, binaların parçalarının toplamından daha fazlası olduğu inancına ve sürekli olarak tasarım, işlev ve bağlamın bir sentezinin elde edilmeye çalışılmasına dayanıyor. Tasarladıkları binalar her projeye benzersiz bir şekilde uyarlanıyor ancak insanı daima tasarımın merkezine koyarak güzellik ve anlamla birleştirme arayışındalar.