Geçtiğimiz yılı COVID-19'un gün yüzüne çıkardığı sorunları çözmek için bir araya gelerek eylem planları yapmakla geçiren birçok profesyonel var. Hollanda'da muazzam bir konut krizi yaşadığımız için merkezi planlamayı eski haline getirmeye yönelik büyük bir hareket var.
COVID-19 sonrası yaşanan mimari değişim
Pandeminin etkileri halen pek çok düzeyde dalgalanarak devam ediyor. Hepimiz her gün, hiç olmadığı kadar dürüst olduğunu düşündüğüm sohbetler yapıyoruz. Kırılganlığımız ortaya çıktıkça, birçok toplumsal kusur sadece görünür olmakla kalmadı, aynı zamanda açıkça ele alınmaya başlandı. “Black Lives Matter” gibi büyük şoklar yaşandı ve yüzeyde eşitsizlik, sistemli ırkçılık ve iklim değişikliği konularına dikkat çekilirken, karantinadan çıkmayı ve “normal”e dönmeyi umduğumuz için bunlardan bir şekilde uzaklaşıyor gibi görünsek de aslında çevremde tüm bu konuların mimarlık ve şehircilik dünyası tarafından ele alındığına ve umut verici değişimlere yol açtığına dair güçlü belirtiler görüyorum.
Geçtiğimiz yılı COVID-19’un gün yüzüne çıkardığı sorunları çözmek için bir araya gelerek eylem planları yapmakla geçiren birçok profesyonel var. Aktivizmden eylem aşamasına geçmek daha az heyecan vericidir; enerjisi farklıdır, ancak nihayetinde değişim gerçekleşir. Hollanda’da muazzam bir konut krizi yaşadığımız için merkezi planlamayı eski haline getirmeye yönelik büyük bir hareket var. Dahası, sorunlarımıza yönelik bütünsel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğuna dair eşi görülmemiş ve derin bir farkındalık var: Deniz seviyesinin altındaki arazilerimizin sonsuza kadar kuru tutulamayacağının bilinciyle, mobilite ve doğayı kapsayıcılıkla birlikte uygun fiyatlı konutlar.
Öğrencilere tavsiyeler
Az önce bahsettiklerimin dışında, insanların yaşamak ve çalışmak için nasıl daha iyi yollar bulacağını gerçekten merak ediyorum.
Pek çok meslektaşımdan ve arkadaşımdan evden çalışmayı sevdiklerini, sosyalleşmeyi özlemediklerini, kendilerini baskıdan ve FOMO’dan (gelişmeleri kaçırma korkusu) kurtulmuş hissettiklerini duyuyorum. Bunun nasıl sonuç vereceğini görmek çok ilginç olacak.
Ekranlardan birbirimize ilham vermeye devam edebilir miyiz? Her birimizin kendi yolunu bulmasına ve birbirimizin yanında olmaya yetecek kadar kolektif güven bulabilir miyiz? Tasarımcılar olarak bu konuda “nasıl” yardımcı olacağınız size kalmış.
CAROLINE BOS
Londra Üniversitesi Birkbeck Koleji’nde Sanat Tarihi ve Utrecht Üniversitesi Yerbilimleri Fakültesi’nde Şehir ve Bölge Planlama okudu. 1988’de mimar Ben van Berkel ile birlikte Van Berkel & Bos Architectuurbureau’yu kurdu ve teorik ve yazılı projelerini mimarlık pratiğine genişletti. 1998’de UNStudio’yu (United Net) kurdu. Princeton Üniversitesi, Rotterdam’daki Berlage Enstitüsü, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi ve Arnhem’deki Mimarlık Akademisi’nde misafir öğretim görevlisi olarak ders verdi. 2012 yılında Melbourne Üniversitesi Mimarlık, İnşaat ve Planlama Fakültesi’nde Fahri Profesörlük ile ödüllendirildi.
UNStudio
UNStudio’nun misyonu, kalıcı etki için tasarım yapmak ve kentleşme, iklim değişikliği, yaşlanan nüfus ve sosyoekonomik eşitsizlik gibi toplumsal zorluklara katkıda bulunmak. Ofis, amaca yönelik ve çözümlere odaklanan bu mega trendlerin yapılı çevremiz üzerindeki etkileri için tasarım yaparak değer yaratıyor.