Fondation Louis Vuitton

Gehry Partners, LLP

© Iwan Baan

“Paris için, Fransa’nın derin kültürel mirasını sembolize edecek muhteşem bir gemi tasarlamayı hayal ediyorum.”

© Frank GEHRY

Paris’in Sembolik Gemisi

LVMH Grubu ve Yönetim Kurulu Başkanı Bernard Arnault ile iş birliği içerisinde gerçekleştirilen bu hayalin öyküsü, mimarlığa ve gelişim sürecine adanan bu projeyle anlatılıyor.

Gece gündüz gökyüzü ile iç içe olan bu yapı; ziyaretçilerin drone’lar kullanılarak çekilmiş, iki geniş ekran ile sunulan videoyu izlemeden önce gezebilecekleri, bünyesinde orijinal bir maket bulunduran Stüdyo ile başlıyor. Bu maket, binanın çarpıcı güzelliğinin yanı sıra teknolojik kompleks hakkında genel bir fikir vermeye odaklı görsel bir deneyim sunuyor. “Kanyon”a bakan iskelelerin yapı hakkında sunduğu temel ögeler: “Paris”teki konumu, “Çevre” ile bağlantısı, Frank Gehry’nin “Tasarım”ı, “Malzeme” seçimi ve “İnşaat” süreci. İskelelere, çelik duvarların açıkta bırakıldığı ve bir geminin gövdesini çağrıştıran tek bir merdivenle erişilebiliyor. Ziyaretçiler aynı zamanda, Pritzker Ödüllü mimarın ilhamını yansıtan projenin ilk taslaklarını keşif imkanına sahipler.

Frank Gehry’nin Los Angeles ekibiyle iş birliği içinde tasarlanan bu çağdaş sanat müzesi, ziyaretçiler için açık güzergahlara sahip. Çok yönlü güzergahlar sunan bina, Paris için yeni ve önemli bir anıt olarak kabul edilen yapının sürecini ve sonucunu bir araya getirerek, ziyaretçileri mimari bir yolculuğa davet ediyor.

Paris

Fondation Louis Vuitton, Paris’te, Jardin d’Acclimatation’ın yakınında özel bir konuma sahip. Frank Gehry tarafından tasarlanan bina Paris’in batısında, Louvre ile Place de la Concorde’da başlayan ve Grand Palais’den Arc de Triomphe’ye kadar uzanan Champs Elysées boyunca devam eden tarihi “kraliyet rotası”nın yakınına konumlanmış. Rota, daha sonra Bois de Boulogne’nin kuzeyinden La Défense iş bölgesine ve La Grande Arche’ye geçiyor. Paris’in simgesi Eyfel Kulesi, 21. yüzyıl mimarisini sembolize eden ve Frank Gehry tarafından tasarlanan bu cam geminin teraslarından tıpkı bir deniz feneri gibi görülebiliyor.

Paris’in simgesi Eyfel Kulesi, 21. yüzyıl mimarisini sembolize eden ve Frank Gehry tarafından tasarlanan bu cam geminin teraslarından tıpkı bir deniz feneri gibi görülebiliyor.

Çevre

Farklı yüksekliklerdeki teraslar, 19. yüzyılda Baron Haussmann ve III. Napoleon’un emri ile mühendis Jean-Charles Adolphe Alphand tarafından tasarlanan tentelerin gölgesi üzerinde çarpıcı manzaralar sunuyor. Vakfın cam mimarisi, Frank Gehry’nin son derece beğendiği Paris anıtı Grand Palais’i çağrıştırıyor. Metal ve cam kurulumlar, aynı zamanda Frank Gehry tarzına çok da uzak olmayan, Palmarium gibi 19. yüzyıl seralarına da çağrışım yapıyor.

Tasarım

Tarih ve edebiyat açısından önem taşıyan orman ve parkların doğal ortamı, Frank Gehry’yi mimari tasarımıyla sonuçlanan duygu yüklü bir serüvene sürüklemiş. Bernard Arnault’un bir sanat kuruluşu için özgün betimi, binanın dış cephesini kaplayan paralel çatlaklara sahip modellerin geliştirilmesinde anahtar rolü oynamış ve bu betim, bir dizi model ve çizimler doğrultusunda gerçekleştirilmiş. Sonrasında, Gehry Technologies tarafından geliştirilen “Dijital Proje” 3D tasarım yazılım paketi ise mühendislerin teknik fizibilite çalışmalarını hayata dökmüş.

© Rindoff / Charriau

Malzemeler

Ziyaretçilerin karşılaştığı ilk malzeme, Burgonya’dan gelen Rocherons Doré kireçtaşından yapılmış kaldırım taşları. Binanın iç hacmini kaplayan cam, ziyaretçiler ve çevre arasındaki görsel diyaloğun sürekliliğini sağlayarak eğlenceli ve duygu yüklü bir etkileşim yaratıyor. Camın şeffaf dokusu aynı zamanda binanın merkez çekirdeğinde bulunan birimleri ön plana çıkarıyor. Mimar tarafından “buz dağı” adı verilen bu anıtsal tek renkli yüzeylerin beyazlığı, inşaat sürecinde kullanılan 19.000 adet Ductal paneliyle sağlanmış. Yelkenler için kullanılan destek ve ankraj yapısı ise, çelik ve yapıştırılmış lamine ahşaptan yapılmış. Bu bileşenlerin hepsi 3D dijital model (orijinal ölçek modellerinin taramalarına dayanarak) kullanılarak özel tasarım kapsamında bir araya getirilmiş.

İnşaat

Frank Gehry’nin kreatif önerileri, projenin daha önce görülmemiş teknolojik zorluklar sergileyeceğinin ilk sinyallerini vermiş. Bir tasarım ve araştırma aşamasının ardından, proje ile ilgili etkileyici bir dizi plan ortaya çıkmış; bu süreçte otuzdan fazla patent başvurusu yapılmış ve ATEX’in yenilikçi teknik belgeleri doldurulmuş. Mimarlar, mühendisler ve üreticiler arasındaki iş birliği, benzersiz bir dijital model ortaya çıkarmış ve katkısı bulunan herkesin, belirli proje paketlerini birtakım katı ve karmaşık kurallara uygun bir şekilde yürütmeleriyle bu kompleks proje hayata geçmiş.

Previous slide
Next slide