Tunnel of Light

MAD Architects

Light Cave © Osamu Nakamura

MAD Architects tarafından gerçekleştirilen; Japonya, Niigata’da bulunan Kiyotsu Boğazı Tüneli'nin yenileme projesinde tarihi seyir tüneli boyunca, bir zamanlar bölgeyi güçlendiren kültürel enerjiyi geri getirme hedefiyle, birkaç kalıcı sanatsal alanının kurulmasına karar verilmiş. “Işık Tüneli”, Echigo-Tsumari Sanat Trienali kapsamında hayata geçmiş.

Kültürel Simgenin Hayata Dönüşü

Japonya’nın yoğun kar yağışı alan bölgelerinden biri olan Echigo-Tsumari, dağlık araziye ve halen geleneksel tarım yöntemlerinin uygulandığı “satoyama” tarım alanına ev sahipliği yapıyor. Bu bölge, zengin doğasına rağmen genç jenerasyonun iş ve eğitim fırsatları dolayısıyla kentlere göç etmesinden dolayı gitgide yaşlanan ve azalan bir nüfusa sahip. Öyle ki 65 yaş ve üzeri vatandaşlar bölge nüfusunun %37’sini oluştururken, ülke genelinde bu oran %27,7.

Fram Kitagawa, bölgede yok olmaya yüz tutmuş kültürel enerjiyi geri kazanma amacıyla Echigo-Tsumari Sanat Trienali’ni başlatmış. 760 kilometrekareden fazla bir alana yayılan Echigo-Tsumari Sanat Alanı, 200 köyde yaklaşık 160 sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Uluslararası üne sahip sanatçıların ve bölge halkının iş birliğiyle gerçekleştirilen enstalasyonlar, bu bölgenin tarlalarına, ormanlarına, boş evlere, okullara ve diğer kullanılmayan arazilere kuruluyor.Yapılan çalışmalar, bölgeyi kültürel olarak zenginleştirmenin bir yolu olarak, trienal tamamlandıktan sonra sökülmeyip, yerel çevrenin ayrılmaz bir parçası olarak kalmaya devam ediyor.

Dinamizmini yitirmiş ve soyutlanmış bir toplumda Echigo-Tsumari Trienali, insanları bölgeyle ve birbirleriyle yeniden birleştirmeyi amaçlıyor. Çalışmaları görmek isteyen ziyaretçilerin takip ettiği yol, pirinç tarlaları veya kayın ağacı ormanlarından geçiyor. Böylece bu bölge insanları doğayla tekrar buluştururken, kentsel hareketlenmeyi hedefleyen sanatsal ve kültürel çalışmalara da ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, farklı nesiller ve komşu bölgeler arasındaki iş birliğini de teşvik ediyor.

MAD Architects, Japonya’nın üç büyük kanyonundan birinin panoramik manzarasını sunan, farklı kaya oluşumlarının içerisinden geçen, 750 metrelik tarihi geçit Kiyotsu Boğazı Tüneli’nin renovasyonu için trienal kapsamında davet edilmiş.

Doğanın beş elementinden (tahta, toprak, metal, ateş, su) ilham alan MAD’in planı, tarihi tünel boyunca belirlenen noktaları birkaç mimari kurulum ve sanatsal atmosferle dönüştürmek olmuş. Tasarımlar, insanlar ve doğa arasındaki ilişkiyi yeniden düşündürüyor ve yerel halkla ziyaretçileri bu toprakların görkemli güzelliğiyle buluşturuyor.

Doğanın beş elementinden (tahta, toprak, metal, ateş, su) ilham alan MAD’in planı, tarihi tünel boyunca noktaları birkaç mimari kurulumla ve sanatsal atmosferle dönüştürmek olmuş. Tasarımlar, insanlar ve doğa arasındaki ilişkiyi yeniden düşündürüyor ve yerel halkla ziyaretçileri bu toprakların görkemli güzelliğiyle buluşturuyor.

Periskop (tahta)

Tünele yaklaşırken, zemin katta kafe ve yerel el işçiliğiyle yapılmış hediyelik eşyaların bulunabileceği mağaza olarak hizmet veren küçük bir ahşap “kulübe” inşa edilmiş. Eğimli sedir çatının üst katında spa bulunuyor. Tavandaki dairesel bir açıklıktan “Periskop”, çatıya doğru açılıyor. Bölgenin doğasını içeriye yansıtan aynalı mercekler sayesinde ziyaretçiler açık alanda doğal manzaranın keyfini çıkarırken, bir yandan da ahşap iç mekanın sıcaklığı içinde dinlenip ayak banyosu (foot bath) yapabiliyor.

Rengin İfadesi (toprak)

Tünelin girişi onarılarak eski görkemine kavuşturulmuş. Doğal yollarla aydınlatılmış, tünel boyunca her bir seyir noktasını tanımlayan bir dizi farklı renkli ışıkla donatılmış. “Mekanın Yansıması” olarak yakalanan canlılık, gizemli müzikle birlikte ziyaretçiler için bilinmezliğin getirdiği merakı ateşleyen dinamik bir ortam yaratıyor.

Görünmez Kabarcık (metal)

Seyir noktası restorasyonlarından ilki “Görünmez Kabarcık”, sanki başka bir dünyaya ait, kapsül benzeri bir yapı. Hem çevresel dokuyu hem de tünelin kendi silüetini yansıtıyor. Tuvalet görevi gören ve geçide bakan duvar, şeffaf. İçten dışa yalnızca tek yönlü görünüm sağlayan metalik filmle kaplı bu dış pencere, kamuya açık ve kişisel alan fikrini sorguluyor. Biraz sessizlik isteyenler için yalnız kalınabilecek bu alan, aynı zamanda ziyaretçinin kendisini halka açık bir ortamda bulmasını sağlayan, samimi bir kurguya sahip. İnsanlara, onları kimsenin izlemeyeceğini düşündüklerinde nasıl tepkiler verdiklerini sorgulatan ideal bir köşe.

Damla (ateş)

“Çiy damlaları”, ikinci seyir noktası boyunca dağılmış durumdalar. “Damla” belirsizlik pencereleri gibi bir dizi yansıtıcı açıklıktan oluşuyor. Bir yandan doğal ortamın gerçekliğini yansıtırken, diğer yandan su molekülleri gibi gerçeküstü görünümüyle tavandan ve duvarlardan sarkıyor, zaman içinde donuyorlar. Ateşi çağrıştıran kırmızı ışıklı dışbükey aynalar sayesinde ziyaretçiler, doğayla gizemli ve sıcak bir bağlantı kuruyor.

Işık Mağarası (su)

Restorasyonun en çok hissedildiği nokta olan “Işık Mağarası”nda yarı cilalı paslanmaz çelik, tünel boyunca uzanırken farklı kaya oluşumlarını, yeşilliği ve suyun turkuaz rengini kapalı bir noktada bir araya getiriyor. Sığ su havuzu, rüzgarın esintisiyle hafifçe dalgalanıyor. Akabinde, mağaradan yansıyan tünel görüntüleri de doğanın sonsuz bir yanılsaması olarak suya yansıyorlar. “Işık Mağarası”, bir zamanlar karanlık ve nemli tünele bir aydınlık ve sessizlik getirerek, sonsuz bir sakinlik hissi uyandırıyor.

MAD’in “Işık Tüneli”, bir toplumu canlandırmak için sanat ve doğanın nasıl bir araya gelebileceğini gösteren sanatsal bir dönüşüm. Kurulumların her biri, ziyaretçilerin gözlemci rolünü aşabileceği ve aktif bir katılımcı haline gelebileceği, bireylerin kendilerini doğada beklenmedik şekillerde yerleştirmelerine olanak tanıyan şiirsel bir alan oluşturuyor.