/

Matthew OTTLEY | MARSHALL DAY ACOUSTICS

İşitme temel duyularımızdan biri ve akustik ortamın mekân deneyimi üzerinde kimi zaman bilinçaltında olsa bile güçlü bir etkisi mevcut. Dolayısıyla, mimarlıkta akustiği düşünmek ilk önce akustiğin mekân deneyimimizde sahip olduğu güçlü etkiyi ve genel olarak mekânı ne için tasarladığımızı kabul etmekle alakalı.

• Akustik, içinde hangi alt bileşenleri barındırıyor? Akustik ve mimaride akustik deyince aklımıza ne gelmeli?

İşitme temel duyularımızdan biri ve akustik ortamın mekân deneyimi üzerinde kimi zaman bilinçaltında olsa bile güçlü bir etkisi mevcut. Ancak mimari planlarda ve üç boyutlu modellerde proje bilgileri görsel olarak iletilir, bu nedenle tasarım sürecinde akustik ortam genellikle göz ardı edilir veya estetiğe göre daha az önceliğe sahip olur. Eğer birine gittiği bir restoran hakkında soru sorarsanız, yemekler hakkında yorum yaptıktan sonra, muhtemelen ortamdaki görsel ya da diğer herhangi bir başka şeyden çok restorandaki ses ve gürültüden bahsedecektir veya yine muhtemelen görsel ögelerden çok akustikle ilgili olan ambiyans ve atmosfer hakkında yorum yapacaktır. Dolayısıyla, mimarlıkta akustiği düşünmek ilk önce akustiğin mekân deneyimimizde sahip olduğu güçlü etkiyi ve genel olarak mekânı ne için tasarladığımızı kabul etmekle alakalı. Bu deneyim, insanlarla etkileşime girmek olabilir, örneğin bir öğrenme ortamı veya bir performansı dinlemek için gidilen bir konser salonu gibi…

Tasarım sürecinde göz önüne aldığımız şey, mekânın neye yönelik olduğuna bağlı olarak değişir. Bir performans alanında, sahnedeki müzikal performansın insanlara ve izleyicilere hoş bir şekilde aktarılabilmesi için; yollardan, havalandırma sistemlerinden vb. dışarıdan gelen rahatsız edici gürültüye karşı yalıtmayı düşünürüz. Üniversite, öğretim alanı ya da ofis gibi mekânlarda insanlar arasındaki iki yönlü iletişimle daha fazla ilgileniriz ve iletişim kurmaya çalışan insanların, etraflarındaki gürültüden etkilenmeden birbirlerini anlaşılır bir şekilde duyabileceklerinden emin olmak isteriz.

• Akustik açıdan iyi mekânlar oluşturmak neden önemli bir konu?

Bunun nedeni öncelikle akustiğin, mekânın amacını ve işlevselliğini etkileyebilmesi. Bir öğretim alanında, eğer öğrenci öğretmenin ne dediğini duyamıyorsa, o alanın temel işlevini yitirmiş olursunuz. Dolayısıyla, akustiğin işlevsel açıdan önemi olduğunu söyleyebiliriz. Akustik açıdan iyi mekânlar oluşturmak, deneyimi etkilemesi açısından da önemli. Bu aynı zamanda mutluluğumuzu ve kendimizi
nasıl hissettiğimizi de etkiler. Örneğin, bütün gün gürültülü bir ofis ortamında bulunursak stres seviyesi yükselir, çünkü konsantre olamayız, işimizi yapamayız ve verimimiz düşer. Sonuç olarak, akustik açıdan iyi mekânlar oluşturmak işlevsel açıdan ve deneyim yönünden önemli bir konu.

• Yeni yapılan binalarda akustik hangi aşamada ve nasıl ele alınmalı?

Tasarım aşaması açısından akustik konusundaki en önemli şey, akustik danışmanının sürece mümkün olan en erken zamanda dahil olması. Mimarların ilk vaziyet planlarını yaptıkları aşama, akustiği gerçekten etkileyen, akustik sonuçlar üzerinde derin bir etkiye sahip olabilecek ve bunları elde etmek için neyin gerekli olduğu konusunda karar verilebilecek zamandır. Bu aşamada istenilen değişiklikler çok az maliyetle yapılabilir. Örneğin, bir okul tasarlarsanız ve basketbol sahasını tiyatronun üstüne koyarsanız, basketbol sahasında zıplayan topların sesinin aşağıdaki tiyatroda duyulmasını engellemeye çalışırken çok fazla para ve alan harcarsınız. Ancak, tiyatroyu üste ve basketbol sahasını alta koyarsanız, düzeltilmesi çok daha ucuz ve kolay olur. Akustik danışmanın erken bir aşamada yer alması zaman ve maliyet açısından ciddi anlamda tasarruf sağlayabilir.

• Yenileme aşamasından geçen binalarda akustik tasarım süreci nasıl olmalı?

Yeni yapılan binalarla mevcut bir alanın yeniden işlevlendirilmesi arasındaki en büyük fark genellikle bilinmeyenlerdir. Yeniden kullanım senaryosunda, mevcut duvarları ve tavanları yıkmaya başlayana kadar bilmediğimiz birçok şey var. Yeniden işlevlendirme projelerinde bana göre en önemli konu, akustik danışman, tasarım
ekibinin geri kalanı ve yüklenici arasında güçlü bir iş birliğine dayalı yaklaşıma ihtiyaç duyulması. Yapım sürecinde kaçınılmaz biçimde öngörülemeyen şeyler ortaya çıktığı için önemli olan, beklenmedik sorunlara hızlı çözümler bulmak için bu konularda iş birliği içinde çalışmaktır. Bu yaklaşım, bir yeniden kullanım projesinin başarılı veya başarısız olmasını belirler.

Bir öğretim alanında, eğer öğrenci öğretmenin ne dediğini duyamıyorsa, o alanın temel işlevini yitirmiş olursunuz. Dolayısıyla, akustiğin işlevsel açıdan önemi olduğunu söyleyebiliriz. Akustik açıdan iyi mekânlar oluşturmak, deneyimi etkilemesi açısından da önemli. Bu aynı zamanda mutluluğumuzu ve kendimizi nasıl hissettiğimizi de etkiler. Örneğin, bütün gün gürültülü bir ofis ortamında bulunursak stres seviyesi yükselir, çünkü konsantre olamayız, işimizi yapamayız ve verimimiz düşer.

• Açık hava mekânları için uygulanan akustik çözümler neler?

Stadyumlardan bahsedecek olursak, stadyumların akustik açıdan kendine özgü bir dizi sorunu mevcut. Bunlardan biri, modern bir stadyumun birçok şey yapması gerektiği: Spor tesisi olmalı, konserler için uygun olmalı, ayrıca televizyon ve radyo yayınına izin verebilmeli. Stadyumda birçok ortak gereksinim ve pek çok yan kullanım vardır. Bu nedenle, tüm bunları akustik açıdan işlevli kılmak oldukça zorlayıcı. Bunun bir kısmı, “stadyum akustiği” dediğimiz tribünlerdeki akustiktir. Bu tür yapılar öylesine büyüktür ki büyük ve uzun yankılar elde edersiniz ve bunları kontrol etmeniz gerekir ama bir yandan da stadyumdaki “canlılık” hissini kaybetmemelisiniz. Akustik netlik için bir denge bulunmalı ama izleyicilerin oyuna dahil olduğu ve deneyimi paylaştığı hissini yaşamasına izin veren bir mekân olmalı. Bu tür projeler gerçekten zorlayıcı olabiliyor.

• Son dönem projelerinizden bahseder misiniz?

Marshall Day Acoustics’in yakın zamanda dahil olduğu bazı projelerden bahsedeceğim, Sydney projeleri kişisel olarak en çok ilgilendiğim projelerdi. Avustralya, Perth’teki Optus Stadyumu’nu yaptık. Proje geçen yıl tamamlandı ve çok karmaşık bir projeydi.

 

Kısa bir süre önce, Sydney Hyde Park’taki ANZAK Yüzüncü Yıl Anıtı çalışmalarını tamamladık. Bu çok ilginç bir proje çünkü mekânın amacına yönelik olarak birbiriyle rekabet eden akustik şartlar var. Bir yanda savaştan dönen asker ve kadınların hatırasını yansıtan sessiz, ağırbaşlı bir mekân ama aynı zamanda okul gezilerine ev sahipliği yapan ve çocuklara savaş tarihimizi anlatmak için bir eğitim alanı. Bu farklı kullanımları dengelemek çok ilginçti. “Mekân deneyimi” kavramına dönecek olursak, bu açıdan da ilginç bir proje. Sydney’in ortasında, işlek bir yolda, kaldırım kenarında, trafik gürültüsüyle çevrili bir yerden başlanıyor, ancak daha sonra girişin her iki yanında yükselen kaskatlı suyun arasında oluşan derin geçitten geçilerek anıta giriş yapılıyor. Nihayet bu alanı geçip anıtın kalbi olan sessizlik noktasına ulaşana dek trafik gürültüsünü azaltan kaskatlı havuzun sesi giderek daha fazla tecrübe ediliyor. Bunun, mekân deneyiminin bir parçası olan akustiğin harika bir örneği olduğunu düşünüyorum.

Melbourne Müzik Konservatuvarı için Ian Potter Southbank Centre projesini henüz tamamladık. Bu da oldukça zor bir projeydi çünkü performans alanları birbiri üstüne yığılmıştı. Bina içerisinde birbirinden izole edilmesi gereken müzik odaları ve resital alanları vardı, aynı zamanda dışarıda, binanın yakınından geçen bir tramvay hattı vardı. Bu nedenle, tramvay sesini ve yoğun şehir gürültüsünü uzak tutmaya çalıştık. Ancak, mimar dış dünyayla da görsel bir bağlantı kurmak istedi, ana performans alanının doğrudan caddeye bakan büyük bir penceresi vardı. İstenilen ses yalıtım seviyesine ulaşmak oldukça zordu.

Sydney’de tamamlamak üzere olduğumuz bir başka proje, Batı Sydney’deki 2.000 kişilik bir tiyatro olan Sydney Coliseum Tiyatrosu. Klasik müzik, rock ve pop müzik gibi farklı türde performanslara ev sahipliği yapacak olan mekânda, farklı akustik gereklilikleri tek bir alanda birlikte çalışmak bizi zorladı. Tiyatro, ekim ayında açılacak.

Tasarım aşaması açısından akustik konusundaki en önemli şey, akustik danışmanının sürece mümkün olan en erken zamanda dahil olması. Mimarların ilk vaziyet planlarını yaptıkları aşama akustiği gerçekten etkileyen akustik sonuçlar üzerinde derin bir etkiye sahip olabilecek ve bunları elde etmek için neyin gerekli olduğu konusunda karar verilebilecek zamandır. Bu aşamada istenilen değişiklikler çok az maliyetle yapılabilir.

• Planlanan ve gerçekleşen arasında bir fark olup olmadığını görmek için proje sonunda akustik performans testi nasıl yapılır? Bize bu süreçten bahseder misiniz?

Bu projenin türüne bağlı olarak değişir, bir tiyatroyu örnek olarak ele alırsak biri dizi farklı ölçüm yaparız. IRIS 3D kullanarak mekân akustiğini, örneğin yankılanma süresini ölçüyoruz. Bina hizmetleri (havalandırma vs.) ve trafik gibi dış etmenlerden kaynaklanan ortam gürültüsünün ne kadar yüksek olduğunu ses ölçerle ölçüyoruz.
Binanın içindeki ses yalıtımını, örneğin oditoryumdan fuayeye, yüksek sesle beyaz gürültü (white noise) üreten bir hoparlör kullanarak bir duvardan diğerine veya bir kapıdan diğer kapıya kadar oluşan ses kaybını ölçeriz. Ayrıca, ses ölçer aracılığıyla mekândan komşu binalara kaçan sesi ölçmemiz gerekebilir.

• Akustik konusunda geçmişten bugüne ulaşan yöntemler dışında, teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni malzemeler ve uygulamalar neler?

Tasarım araçlarımızda pek çok yeni teknoloji mevcut. Şu anda “auralization” (ses-gürültü azaltımının simüle edilmesi ve dinlenmesi) teknolojisinden çok faydalanıyoruz. Bilgisayarda bir mekânı üç boyutlu olarak modelliyoruz ve ardından mekânın tamamlandıktan sonra nasıl ses çıkaracağını duymak için kulaklık veya bir dizi hoparlör kullanıyoruz. Bu sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde örneğin, kendimizi bir tiyatronun içine koyup akustiğini test edebilir hatta tasarım değişiklikleri yaparak nasıl bir etki yaratacağını görebiliriz. Değişen bir diğer şey ise bilgisayar modellemesi. Mekânların akustik performansını hesaplamak için uzunca bir süre bilgisayar modellemesini kullandık. Ancak şimdi Rhino ve Grasshopper ile özel eklentileri ve yazılımları kullanarak gerçek zamanlı modellemeler yapabildiğimiz noktadayız. Artık bir mimarın yanına oturup birlikte yüzeyleri değiştirebilir, hareket ettirebilir, akustik reflektörleri şekillendirebilir, eğrilerini, şekillerini ve konumlarını değiştirebilir, gerçek zamanlı olarak mekânın akustik performansını nasıl etkilediğine bakabiliriz. Bu çok heyecan verici. Parametrik tasarım da bunun bir parçası. Modelleme araçlarında bazı parametreleri ayarlayabiliyoruz. Ardından bilgisayar farklı parametrelere tasarımı birkaç bin kez tekrar ederek hangisinin kriterlerimize en uygun olduğunu bildiriyor. Bunlar tasarım tarafındaki mevcut teknolojilerden bazıları.

Ölçüm tarafında ise, muhtemelen bizim için son birkaç yıldaki en büyük gelişme tarafımızdan geliştirilen, dürtü yanıt (impulse response) ölçü sistemi olan IRIS 3D. Sistem, her yöne eşit ses yayabilme özelliğine sahip 12 yüzlü bir ses kaynağı (hoparlör) kullanarak mekândaki tüm yönlere ses ve enerji gönderirken alıcı konumunda dört kapsüllü 3D mikrofon bulunuyor. Mekânın bütün yüzeylerindeki yansımaların tamamını yoğunluk ve zaman açısından yakalayan mikrofon sayesinde alıcı konumundan sesin tam olarak nerede yansıdığını görebiliyoruz. Bu bize mekânın akustiğini anlamak açısından çok büyük bir fırsat sunuyor, çünkü yansımanın bize geldiği yön ve gecikmesi, sesi deneyimlememiz konusunda çok
önemli.

Avustralya’da son zamanlarda orta ve yüksek katlı bina inşaatlarında CLT (çapraz lamine ahşap) sıkça kullanılıyor. Daireden daireye veya ofisten ofise gibi komşu mekânlardan birbirine geçen sesler, geleneksel betonarme ve çelik konstrüksiyonlu binalarda elde edilen gürültü transferinden çok farklı. Bu sesleri ölçmek için CLT binalarda, örneğin zemin veya tavan gibi sesin geçtiği tüm yolları inceleyen bir yazılım geliştirmek zorunda kaldık.