/

Eckhard Kahle | KAHLE ACOUSTICS

Mimari olmadan akustik, akustik olmadan da mimarlık olmaz! Mimari ve akustik el ele gider ve ben genellikle “iyi akustik görülmek için orada değildir, mimarinin bir parçası olmalı” derim.

Akustik, içinde hangi alt bileşenleri barındırıyor? Akustik ve mimaride akustik deyince aklımıza ne gelmeli?

Ses ve akustik, büyük bir konser salonu veya katedraldeki sarıp sarmalayan, çınlayan sesten, ofislerimizin, okullarımızın ve evlerimizin mahrem olduğunu ümit ettiğimiz seslerine kadar her yerdedir. Ses ve müzik yaşamımızda ve toplumlarımızda önemli anları belirtmek ve kutlamak için kullanılır, kültürü tanımlar ve ortak bir zemin oluştururlar. Müzik psikolojik sağlığımız, artistik ve duygusal ifade ve gevşeme için hayati önem taşır. Bu girişten sonra, ilk başta şu nokta açıkça anlaşılmalı: Bir mekanın akustiği onun kullanımını yansıtır – bir katedraldeki uzun süreli yankılanma bir sinemada işe yaramaz, ne de bir ofis, senfoni konserleri için gerekli olan, kişiyi müziğin içine alan dramatik etkiyi sağlayacaktır.

İkinci olarak: Mimari olmadan akustik, akustik olmadan da mimarlık olmaz! Aslında insanın duyabileceği ses dalgalarının boyu birkaç milimetreden metrelerceye kadar uzanan bir aralıkta değişir – ve bunlar tam olarak mimarların uğraştığı mikro yapılardan, boyaların “doku”sundan balkon cepheleri, altları veya akustik yansıtıcılar, bir odanın genel biçim ve hacmi gibi daha büyük elemanlara kadar olan boyutların aynısıdır. Mimari ve akustik el ele gider ve ben genellikle “iyi akustik görülmek için orada değildir, mimarinin bir parçası olmalı.” derim. Bu nedenle, performans sanatları mekanlarını tasarlarken mimar ve akustik uzmanı arasındaki iş birliği oldukça önemli ve iyi iş birliklerinin sonunda kimin mekanın neresini veya hangi özelliğini tasarladığını söylemek artık pek mümkün değil.

Bir binanın genel olarak başarılı olması için sadece büyük “görsel mimari”ye değil, kültürel veya toplumsal kullanım amacına göre optimize edilmiş iyi bir akustiğe sahip olması şart.

Akustik açıdan iyi mekanlar oluşturmak neden önemli bir konu? 

Bir binanın genel olarak başarılı olması için sadece büyük “görsel mimari”ye değil, kültürel veya toplumsal kullanım amacına göre optimize edilmiş iyi bir akustiğe sahip olması şart. Mimari hacimleri kullandığımız zaman, bu gösteri sanatı salonları, okullar veya kamusal binalar olabilir, bütün duyularımızı kullanırız. Duyularımızın bize nasıl olup da çevremiz hakkında çoklu biçimli genel bir izlenim sağlamak üzere kombine olduklarını anlamanın henüz çok başlarında olabiliriz ama akustiğin bunda rolü olduğunu biliyoruz. Samimi bir akustik (çok çabuk ulaşan ses yansımaları) görsel olarak daha yakın hissetmemizi veya bir müzik ya da drama performansına daha duygulu bir bağlantı kurmamızı sağlayabilir ya da tamamen değişik bir örnek olarak uçaktaki gürültünün spektrumu yiyeceklerin tadını etkiler.

Bir gösteri sanatları mekanının başarılı sayılabilmesi için, içinde bulunduğu toplumda bir odak noktası haline gelmesi, finansal olarak sürdürülebilir olması ve en büyük salonlar için dünya ölçeğinde bir simge olması gerekir. Bu tip yapılarda tabii ki sanatçıların en iyi icrayı gösterebilmesi ve izleyicilerine bağlayıcı, içine alan bir deneyim yaratabilmeleri için mükemmel bir akustik esastır. Sanatçılar, izleyiciler ve medya salonun akustik kalitesi hakkında konuşurlar bu da binanın ve bağlı olduğu kurumların isim yapmasını sağlar. Londra’nın (çok yüksek maliyetli) yeni bir konser salonunu gündeme almasının önemli sebeplerinden birisi de İngiliz klasik müzik endüstrisinin sahip olduğu şöhretin, Londra’daki salonların kalitesi ile sınırlı olduğu şeklinde algılanmasıdır. Yeni bir mekan için toplumun isteklerine uyarlanmış, oraya özel benzersiz bir “akustik karakter” geliştirmeye çalışırız. Başlangıçta bu karakter “fikrimizin kulağı”ndadır, tıpkı bir mimarın binanın nasıl görünmesi gerektiğini hayal etmesi ve her perspektiften hissetmesi gibi. Bu temelden hareketle “akustik karakteri” hayata geçirmek için salonun biçimi ve geometrisini geliştirmek, izleyicilerin yerleşimi, malzeme seçimleri için mimarlar ve mühendislerle yakın iş birliği içinde çalışırız.

Bütün akustik ve mühendislik unsurlarının kesintisiz olarak mimari tasarıma entegre olduğu bütüncül tasarımın en iyi tasarım olduğuna inanıyoruz. Birçok insan “iyi akustik”in duvarlara paneller asılması veya asılı akustik yansıtıcılar ile başarılabileceğine inanıyor gibi görünüyor. Tadilatlar veya akustik ayarlama teşebbüslerinde bunlar kesinlikle birer seçenek iken en iyi sonuçlar mimari ve akustik iç içe olduğunda alınır.

Yeni yapılan binalarda akustik hangi aşamada ve nasıl ele alınmalı?

Bütün akustik ve mühendislik unsurlarının kesintisiz olarak mimari tasarıma entegre olduğu bütüncül tasarımın en iyi tasarım olduğuna inanıyoruz. Birçok insan “iyi akustik”in duvarlara paneller asılması veya asılı akustik yansıtıcılar ile başarılabileceğine inanıyor gibi görünüyor. Tadilatlar veya akustik ayarlama teşebbüslerinde bunlar kesinlikle birer seçenek iken en iyi sonuçlar mimari ve akustik iç içe olduğunda alınır.

Bu entegrasyonun olması için, akustik uzmanları en başından beri işin içinde olmalı – mimarlar, akustikçiler ve tiyatro planlamacıları müşteri ile birlikte, yakın iş birliği ile bina için konsept geliştirmeliler. Bu, bütün tarafların son derece anlayışlı olmasını gerektirir ve en iyi projeler herkesin, diğerlerinin görüşlerini ve kısıtlarını kendi tasarım fikrinin içine sindirdiği ekiplerden çıkar.

Norveç Stavanger’deki 1.500 koltuklu konser salonu Fartein Valen buna güzel bir örnek. Oslo merkezli Ratio Architecter ile birlikte çalışarak kayda değer akustik kompleksiteyle incelikle birleşen, uyumlu bir mimari yarattık: Salon boyunca sesin ilerlemesini iyileştirmek için duvarlardan serbestçe sarkan balkonlar yapıldı, her balkonun ön şekli ve açısı dinleyicilere doğru yansımayı sağlamak için ve sahnede mükemmel dinleme ortamını yaratmak için optimize edildi; salonun tavanı akustik volümü ve rezonansı artırmak böylece senfoni orkestralarından oda müziği ve çağdaş müzik topluluklarına kadar değişik büyüklükteki orkestralara yer vermek için 5 metre hareket edebiliyor. Öyle ki, tasarım ekibi içindeki mükemmel iş birliği sonucunda salon şu anda dünyadaki en iyi akustiğe sahip salonlardan birisi olarak değerlendiriliyor. Ve mimarlar klasik görünümlü, ahşapla tamamlanmış salonda “uyumlu sadelik” ve “ilginç karmaşıklık”ın çarpıcı bir karışımını yaratmak için akustik kompleksitenin avantajını kullandılar.

Yenileme aşamasından geçen binalarda akustik tasarım süreci nasıl olmalı?

Yenileme projeleri, salonun içinin tamamen değiştirilmesinden, hafif dokunuşlu (ama genellikle çok önemli) akustik iyileştirmelere veya bir tadilat sırasında çok değerli bir konser salonunu emniyete almaya kadar olan bir aralıkta yer alabilir. Her tip yenilemenin kendine özgü zorlukları vardır fakat hepsi mevcut yapının akustiğini tümüyle anlamakla başlar. Bu üç bölümden oluşur:

Öncelikle binanın korunması gereken önemli akustik özellikleri veya yetersizliklerinin anlaşılabilmesi için eğer varsa binanın orkestra veya tiyatro grubu gibi deneyimli kullanıcıları ile yapılacak görüşmeler en önemli adımdır. Sonra performanslar ve provalar esnasında kendi dinlemelerimiz esastır; böylece salonun karakteri hakkında iyi bir öznel duygu sahibi oluruz. Mevcut akustiğin yerel dinleyiciler tarafından beğenildiği Brüksel’deki La Monnaie Opera Binası veya Cenevre’deki Victoria Hall gibi tarihi salonlar için, salonun karakterini öznel olarak anlamak ve böylece yenileme sürecinde onu koruyabilmek bizim için devasa bir konudur. Son olarak binanın karakteristiğini dokümante etmek için tam ve dikkatli akustik ölçümler -ve daha çok dinleme- yaparız. Önerilerimizi iyi bir bilimsel esasa oturtmak için ölçümlerimiz ve öznel deneyimlerimiz arasında bir bağlantı ararız.

Yenilemeler üzerinde çalışmaktan özellikle zevk alıyoruz çünkü bunlarda yeni bina projelerinden farklı tipte bir yaratıcılık söz konusu. Genellikle binanın dikkat etmeniz gereken uzun bir tarihi geçmişi vardır ve herhangi bir tasarım kararı bu tarih bağlamında alınmak zorundadır – bu halen üzerinde çalıştığımız İsviçre Bern’deki XIV. Louis stili Kulturcasino projesinden Brüksel’deki Art Deco Flagehy Konser Salonu’na veya iki tarz arasındaki herhangi bir şeye kadar uzanan bir yelpazede olabilir. Dahası, kıymetli salonuna dönen dinleyici herhangi bir şeyi beğenmemesi durumunda ciddi bir eleştirmen olacaktır!

Yenileme projeleri, salonun içinin tamamen değiştirilmesinden, hafif dokunuşlu (ama genellikle çok önemli) akustik iyileştirmelere veya bir tadilat sırasında çok değerli bir konser salonunu emniyete almaya kadar olan bir aralıkta yer alabilir. Her tip yenilemenin kendine özgü zorlukları vardır fakat hepsi mevcut yapının akustiğini tümüyle anlamakla başlar.

Akort/Müdahale projeleri de portfolyonuzda önemli bir yer tutuyor. Akustik tasarımının bu yönünün nasıl gerçekleştirildiğinden bahseder misiniz?

Bunun geçmişimiz dolayısıyla olduğunu düşünüyorum. Kahle Acoustics’teki bütün akustikçilerin hem müzik hem de doğa bilimlerinde eğitim ve geçmişleri var. Ben fizik okudum ve akustik konusunda doktora derecem var, aynı zamanda değişik uluslararası gruplarda viyola çalan profesyonel bir müzisyen olarak çalıştım. Dolayısıyla sahnede çalmanın nasıl bir his olduğunu biliyorum – ve orada neyin kötü gidebileceğini; salonları nasıl tasarlayabileceğimi – ve orada da neyin kötü gidebileceğini biliyorum. Akort/müdahale projelerinde “tercüme”de çok vakit harcanır: Gözlemler ve müzisyenlerin şikayetlerinin akustik açısından ne anlama geldiğinin tercümesi ve akustik eksiklikleri salon ve/veya mimari unsurların özelliklerine tercüme etmek. Amaç bir salonun neden sorun yarattığını ve sonra da bunu nasıl düzelteceğinizi bulmaktır.

Bazen kendimizi fizyoterapist gibi hissederiz. Vücudu “dinlemek” ve “her şeyin yerine oturması” için küçük değişiklikler yapmak. Bazı mekanlarda akustik konular salonun bir kısmına özeldir veya belli bir mimari elemana atfedilebilir. Bu durumlarda bölgesel olarak yüzeyleri ayarlamakla veya dikkatli müdahalelerle önemli akustik iyileştirmeler sağlanabilir.

Diğer durumlarda mekan uzun süreyle kapatılamaz (genellikle büyük bir yenileme işi salonun bir veya iki yıl kapatılmasını gerektirir) ve bir dizi dikkatli küçük proje, performanslar arasına veya salonun kapalı olduğu dönemlere örneğin yaza sıkıştırılır. Sürekli bir projenin aksine her aşamada verimli geri besleme alabildiğimiz bu tür projeler, geri beslemeleri müdahalenin bir sonraki aşamasını yönlendirmek üzere kullanmamız sebebiyle özellikle orkestra şefi, müzisyenler ve yönetimle sıkı bir iş birliği yapmamıza olanak verir.

Müzisyenlerin kendilerini ve diğerlerini duyma koşullarının yeterince iyi olmadığı bazı salonlarda iyileştirmeler yaptık. Portekiz Porto’daki Casa da Música, İsviçre’deki Winterthur Stadthaus ve Stockholm’deki Konserthus’da sahnedeki işitmeyi iyileştirmek, yüksek sesli vurmalı çalgılar ve pirinç enstrümanları daha sessiz yaylı çalgılar ve tahta nefesli çalgılar ile daha iyi dengelemek için mimariye entegre akustik yansıtıcılar ve stratejik olarak yerleştirilmiş ses emici yüzeyler geliştirdik. Stockholm’de tavandan gelen yansımanın kuvvetini ve duyulabilirliğini artırmak için teknik kafes seviyesinde bir elektro akustik zenginleştirme sistemi monte edilerek daha ileri bir iyileştirme yapıldı –aslında mimari akustik problemleri çözmek için bir elektro akustik sistem kullanıldı. Teknik kafes kullanım kolaylığı sağlamak için daha önceki bir yenileme sırasında ilave edilmişti ve salonun tamamını kaplıyor. Kafes sahneden tavana doğru giden sesi iletim kaybı yaratarak sönümlendiriyor ve yansımanın azalmasına yol açıyordu. Zenginleştirme sistemi, teknik kafes nedeniyle oluşan rezonans kaybının yerini tutması için salonun kendi yansımasını zarif bir biçimde kuvvetlendiriyor. Tavan bir kez daha “akustik açıdan yerini bulmuş” olup salon şimdi bu şekilde ses veriyor.

Yakın dönemde tamamlanan Philharmonie de Paris projenizden bahseder misiniz? Nasıl bir tasarım süreci oldu?

Paris Filarmoni özellikle meydan okuyucu ve eğlenceli bir projeydi. Fransa’nın yakın tarihindeki bu en prestijli yapı projesine sadece Fransa’nın en tanınmış mimarı Jean Nouvel değil onun yanı sıra dört akustik danışman da dahildi. Kahle Acoustics olarak müşterinin akustikçisiydik, akustik brief’i hazırladık, tasarım geliştirme, inşaat ve açılışa nezaret ettik. Auckland’dan Marshall Day Acoustics ve mimara özel danışmanlık yapan Los Angeles’tan Yasuhisa Toyota of Nagata Acoustics’le tasarım akustikçileri idi.

Kahle Acoustics’in brief’i bu ikonik salonun akustiğinin tamamen eşsiz, çağdaş ve en gelişmiş teknolojik prensiplere dayanmasını sağladı. Tasarım ekibi mükemmel şekilde birlikte çalıştı, akustik brief’imizi çok güzel görünümlü ve muhteşem ses veren bir salona dönüştüren meslektaşlarımızı ve mimarları tebrik ediyoruz!

Akustik konusunda geçmişten bugüne ulaşan yöntemler dışında, teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni malzemeler ve uygulamalar neler? Bunların projelere etkisinden bahseder misiniz?

Grekler, Epidaurus Amfi Tiyatrosu gibi yapıları tasarlarken akustiğin temel prensiplerini oluşturmuş olsalar da akustik nispeten yeni bir bilim. 19. yy. sonlarında Helmholtz ve W.C. Sabine’in çalışmalarına kadar ses fiziği gelişme göstermemişti.

Akustik bilimi son zamanlarda çok heyecan verici bir dönemde. İnsan kulağının işitmesine yönelik artan psikolojik destekten, 3D akustik ölçüm, playback teknikleri ve gerçek zamanlı akustik simülasyon araçlarına kadar birçok cephede akustik bilimi hızla ilerliyor.

Ses yansıma yollarını izleme yeteneği ve ayarlamaların etkilerini doğrudan mimari model üzerinde görmek son birkaç yıldaki önemli ilerlemeler. Artık mimarlarla aynı hızda çalışabilir ve tasarımı optimize etmek için alternatif geometriler veya parametreler önerebiliyoruz. Bu araçlar olmaksızın, Stavanger ve Paris’teki salonlar akustik açıdan şimdi oldukları kadar iyi optimize edilemezlerdi. Bu metotları her ikisi de Cenevre’de olan geçici Opéra des Nations ve yeni Théâtre de Carougeda duvar panellerinin açılarını saptamakta ve Çin’deki Fuzhou Opera Hall’de akustik parametrelerden tersine mühendislik yoluyla iç mekan biçimini belirlemekte kullandık. Birçok durumda mimarlarla oturup değişiklikleri, vakit alan akustik bilgisayar modellemeleri için ofise dönmek zorunda kalmaksızın birlikte yapabiliyoruz ki bu akustiğin kesintisiz olarak mimariye entegre olduğu bütüncül tasarım yaratmak için muazzam ölçüde yararlı.

Yakın dönemde akustik açıdan en başarılı bulduğunuz proje/mekan hangisi? Neden?

Stavanger, bir fiyorda bitişik şimdiye kadar işitmiş olduğunuz en iyi orkestra sesini üreten güzel bir salon… Paris Filarmoni, alışılmışın dışında bir mekan, yenilikçi mimari ve sanatçılarla izleyiciler arasında (hem görsel hem akustik) bir ilişki kuran, değişik ve heyecan verici bir salon. Ve Bochum… Bochum Senfoni Orkestrası için yeni konser salonu. Belki bunun sebebi geçen hafta orkestranın yeni yerindeki, henüz tam olarak bitmemiş bir salonda, ilk provalarını izlemek için orada olmamdı. Fakat ses şimdiden oradaydı ve güzeldi! Veya sadece yeni evlerini keşfeden müzisyenlerin mutlu yüzlerini görmek miydi güzel olan?

Son dönem projelerinizde ve gelecekteki hedeflerinizden bahseder misiniz?

Mükemmel akustik mükemmel iş birliklerinin sonucudur ve umarız ki akustiği anlamamızın derinleşmesi bizi daha iyi iş ortağı yapar. Aynı zamanda amacımız daima akustik araştırmalarındaki en son gelişmeleri kapsamak ve psikolojiyi tasarımlarımıza dahil etmek. Geçtiğimiz yıllarda mimarların kendi 3D modelleri içinde çalışacak akustik modelleme teknikleri geliştirerek mimarlarla daha yakın (ve çabuk) iş birliği yapma yeteneğimizi geliştirmek için çok çalıştık. Ancak akustik sonunda tamamen sese ilişkindir ve bu teknikler hala bizim görsel sonuçları hayal edilmiş bir akustik sonuca çevirmemize dayanıyor. Bizim için bundan sonraki adımlar modeli gerçek zamanlı olarak ayarlarken olacak mimari değişikliklerin etkisini dinleyebilme imkanı olacak. Ancak nihai test her zaman aynı kalacak: Gerçek müzisyenler tarafından çalınan gerçek müziği kendi gerçek kulaklarınızla dinlemek – burada duygular devreye girer ve gerçek heyecan buradadır…