İyi tasarım biçim ve işlevin evliliğidir. Tasarım bir amacı gerçekleştirir. Endüstriyel tasarımcı, her zaman insanların yaşamlarını zenginleştirecek şeyler icat etmeyi arayan yarı mühendis yarı sanatçıdır.
● Bugüne kadarki kariyerinizi özetler misiniz? Eğitiminiz, markanızı kurmanız…. Tasarım alanına nasıl girdiniz ve bu alanda nasıl ilerlediniz?
Annem, evimizin arkasında, kendi oyuncaklarımı da yaptığım küçük bir mobilya atölyesi bulunan, tutkulu bir iç meaân tasarımcısı olduğu için mobilya tasarımıyla çok erken tanıştım. Yaptıklarımı anneme gösterirdim ve bu onu gülümsetirdi. Hayatımın geri kalan kısmında yaptıklarımla insanları mutlu etmek istediğimi biliyordum dolayısıyla New York Pratt Enstitüsü’nde Endüstriyel Tasarım okudum. İtalya’da Floransa yakınlarında deri ve ahşap atölyesinde çıraklık yaptım, Almanya’da özel ve devlet burs programları ile Mobilya Pazarlama ve Üretimi okudum daha sonra Bielefeld ve Münih’te çalıştım. 1996’da aile işini devralmak üzere eve döndüm ve 2001 yılında resmi olarak kendi ismimi taşıyan markamı kurdum.
● Hangi tasarım ya da dönemi kariyerinizin dönüm noktası olarak tanımlarsınız?
Kariyerimde birçok kırılma noktası var. Bunların ilki Filipinler’in en iyi tasarımlarını dünyaya sergilemek için, şimdi hayatta olmayan Ely Pinto ve Budji Layug tarafından bir araya getirilen bir grup Filipinli tasarımcının oluşturduğu Movement 8.
İkinci kırılma noktası ise kendi ülkemin beni tanımasına vesile olan Brad Pitt olmalı. Sanırım kendi çevrenizde kahraman olabilmeniz için önce yurt dışında başarmanız gerekiyor.
● Sizi etkileyen hareket ya da akımlar var mı? Hangi isimler sizin için önemli?
Movement 8 dönemi tasarım için en heyecan verici zamandı ve o dönemde özellikle fikirlerini paylaşmakta oldukça cömert olan Budji Layug’dan çok şey öğrendim. Yalnızca işlerimle değil hayatımın diğer yönleriyle de ilgili görüşlerini açık sözlülükle belirtti. O zamana kadar New York, Floransa ve Münih’te okumuş ve çalışmıştım ama onun bana öğrettiği, Batılı tarzdaki eğitimim ile yerel köklerim arasındaki kayıp halkaydı. Arkadaşlarım Marcel Wanders ve Ross Lovegrove ile daha önce defalarca birlikte çalıştık. Ingo Maurer’e aydınlatma işleri için, Issey Miyake’ye kumaşla çalışmaları için, Santiago Calatrava ve Shigeru Ban’a mimari konusunda ve Giacometti’ye sanatı için hayranım.
Bütün işlerimde ortak unsur öncelikle el emeği olan üretim süreci. İnsan ruhunun gücü, asla değişmeyecek tek özellik.
● Nelerden ilham alırsınız?
Günlük, sıradan şeylerden seyahat ettiğim egzotik yerlere kadar her şeyden ilham alırım. Kültür, birlikte büyüdüğüm şeyler, seyahat ve öncelikle doğa tarafından şekillendirildim. Buruşturulmuş bir içecek kutusu, Fas’ın canlılığı, balık ağları, erişteler, çiçek yaprakları… Bütün bunlar benim için eşit derecede önemli. Her yerde, her zaman sürekli ilham arandığında bir şekilde zihnin onu bulmaya daha açık olduğunu ve sonuçta fikirlerin daha hızlı aktığını keşfettim.
● Tasarım felsefenizi açıklar mısınız? Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Tasarımlarım doğadan ilham alıyor ve doğal çevreyi iç mekana taşıma duygusuna bayılıyorum. Hayvan ve bitkilerden türetilen organik biçimlerin yanı sıra ışık ve havanın içinden geçmesine izin veren açık örgüler tasarım estetiğimin ayırıcı özellikleri haline geldi.
Ancak tasarımın yaşayan bir süreç olduğuna, değişen dünyaya cevap olarak sonsuza dek dönüştüğüne inanıyorum. Bu nedenle kişisel estetik ve stil içine sıkışmaktan kaçınmak için çok gayret gösteriyorum. Garantili kazanan bir formüle yapışmak yaratıcılık ve yenilikçiliği öldürüyor. Bana ilham veren şeylerle gelişen zevkime göre tasarlıyorum. Ancak bütün işlerimde ortak unsur öncelikle el emeği olan üretim süreci. İnsan ruhunun gücü asla değişmeyecek tek özellik.
Tasarımlarım doğadan ilham alıyor ve doğal çevreyi iç mekana taşıma duygusuna bayılıyorum. Hayvan ve bitkilerden türetilen organik biçimlerin yanı sıra ışık ve havanın içinden geçmesine izin veren açık örgüler tasarım estetiğimin ayırıcı özellikleri haline geldi.
● Size göre “iyi tasarım” nedir?
İyi tasarım biçim ve işlevin evliliğidir. Tasarım bir amacı gerçekleştirir. Endüstriyel tasarımcı, her zaman insanların yaşamlarını zenginleştirecek şeyler icat etmeyi arayan yarı mühendis yarı sanatçıdır. Dolayısıyla benim için daima güzel olan, bir şey yaratmaya ne kadar odaklanırsam odaklanayım işlevselliğin her birincil amaç olması. Günün sonunda yalnızca sanat eseri değil ürün yaratıyorum. Dolayısıyla eğer tasarımım rahat değilse her ne kadar güzel olursa olsun bu, tasarımcı olarak başarısız olduğum anlamına gelir.
● Tasarımlarınızda hangi malzemeleri tercih ediyorsunuz?
Tasarımlarımın çoğunda; rattan, abaka ve bambu gibi doğal malzemelerin yanı sıra dış mekan parçaları için polietilen kullanıyorum. Mevcut, doğal, sürdürülebilir, dayanıklı ve kolay şekillendirilebilen ve çevreye zararlı olmayan malzemeleri seçiyorum.
● Asya merkezli tasarım hakkında neler düşünüyorsunuz?
Her zamanki çabamız Asya estetiğini dünya ölçeğinde geçerli kılmak, lüksün yalnızca Avrupa’da yapıldığı algısını değiştirmek, Asya’da da yapılabileceğini göstermek. Sanırım bu yavaş yavaş gerçekleşiyor ama hala daha yapılacak çok iş var. Bunu gerçekleştirmek için köklerime bağlı kalmaya ve Asya kültürü ile ustalığını yansıtan tasarımlar için gayret göstermeye ve üzerime düşeni yapmaya devam edeceğim.
Her zamanki çabamız Asya estetiğini dünya ölçeğinde geçerli kılmak, lüksün yalnızca Avrupa’da yapıldığı algısını değiştirmek, Asya’da da yapılabileceğini göstermek. Sanırım bu yavaş yavaş gerçekleşiyor ama hala daha yapılacak çok iş var.
● Son dönem projelerinizden bahseder misiniz?
Yakın zamanda bir alışveriş merkezi için çocuk oyun alanı, prefabrik ev ve kar amacı gütmeyen bir eğitim kuruluşu yararına özel ev aksesuarları serisi tasarladım. Bir ahşap yürüme yolu için mekan tasarımının yanı sıra bir butik otel için özel yapım mobilya tasarlıyoruz.
● Son olarak, kariyerinin başındaki tasarımcılara neler tavsiye edersiniz?
Neyi yapıyorsanız, kendinize karşı daima dürüst olun, daha önce yapılmış olandan daha iyisini tutkuyla yapın ve insanları her uğraşınızın merkezine oturtun. Bunların yalnızca işteki başarı için değil aynı zamanda yaşamda da üç kılavuz prensip olduğuna inanıyorum.