Completed Buildings | Culture
Antalya Nekropol Müzesi
Erkal Mimarlık
Emre ERKAL | Kurucu
öne çıkanlar…
Son yılların gündeminde olan çeşitli sürdürülebilirlik boyutları, sosyal katılım konuları yine popülerdi. Ayrıca peyzaj ve coğrafyaya dair konuların da önem kazandığını gördüm.
Sanırım seçici kurul jüri yapısı giderek daha küresel hale geliyor. Bu değişimin çeşitli sonuçlarını görmek mümkün. Coğrafi konum açısından Asya kıtasının öne çıktığını söyleyebilirim.
hazırlık…
Üretilen her projenin WAF için uygun olduğunu düşünmüyorum. WAF’ta finale kalan her projenin de ödül alma hedefiyle yükümlü olduğunu düşünmüyorum. Sunumumda anlatmayı düşündüğüm ve projemizde önemli gördüğüm noktalar diğer projeleri gördükten sonra değişmedi. Ödül almak daha çok o senenin etkinliğinde baskın genel gündemin bir ucuyla uyumlu olmak anlamına geliyor. Meslek yaşamımızda üretilen her projenin ve özellikle inşa edilen yapıların bu nitelikte olacağını düşünemeyiz.
dikkat çeken projeler & sunumlar…
Sunumlar içinde büyük iddialarla dikkat çekebilecek biri olmadı bence. Ancak bunun nedeni kalitenin genel olarak yükselmiş olması.
Sunumların genel anlamda birbirine yaklaştığını gözlemledim. Dünya’nın çok farklı yerlerinden çok farklı koşullardan gelen yüksek tasarım ve iyi işçilikle elde edilmiş çok sayıda yapı, oldukça nitelikli bir şekilde sunuldu.
Bence temel mesaj küresel olarak kalitenin yükseldiği yönünde.
WAF hakkında…
Kendini kanıtlamış bir organizasyon olarak WAF yine oldukça doyurucu bir etkinlik oldu. Asya kıtasının gelişkin bir kentinin olanaklarını kullanması etkili oldu. Yarışan projeler açısından önceki yıllara göre büyük bir değişim gözlemlemedim.
WAF 2025 & Miami…
WAF bir yönüyle düzenlendiği yerden bağımsız bir konsensüsle yürüyor gibi gözükse de düzenlendiği yerle etkileşime geçmek isteyen bir organizasyon. Bu bazı yerlerde daha iyi gerçekleşiyor; özellikle Avrupa’da düzenlendiğinde daha derin bir etkileşim kurduğu söylenebilir.
Miami kendine has özellikleri olan, ABD ve özellikle de Amerika kıtasının gündemdeki konularıyla tam uyumlu olmayan bir yer. Yine de kentin içinde gerçekleşen bir etkinlik olarak rezonans kurabileceği noktalar olduğunu düşünüyorum. ABD’nin yeni gündemlerinin nasıl yansıyacağını izlemek de ilginç olabilir.
WAF’ın gelişimi & ilerlemesi…
WAF başlangıcında yeni olmasına rağmen güncel mimarlıktaki dönüşümün aktörlerini çok iyi entegre edebilmişti. Bugün bu entegrasyon çok genişlemiş ve coğrafi olarak yayılmış durumda; bunun sonucu olarak küçük ölçekte eskisi kadar etkili gözükmüyor. Bence kuruluş misyonunu geride bıraktı. Bu değişimle eş zamanlı olarak dünya da değişti, dolayısıyla WAF artık farklı bir etkinlik.
Projeler özelinde tasarım dünyasına önderlik önerileri çok kabul edilebilir değil artık, ama mesleğin evrimine dair daha büyük ölçekte izlenmesi gereken bir ajanda sunduğunu düşünüyorum. Bunu devam ettirebilirse değerli konumunu sürdürebilir.
Completed Buildings | Culture
Antalya Nekropol Müzesi
Antalya kent merkezinde, kamusal ve kurumsal kimliği kuvvetli olan Ali Çetinkaya Caddesi ile ticari nitelikteki Cebesoy Caddesi’nin kesişiminde bulunan alanda Doğu Garajı alanı için ulusal bir yarışmayla yeni öneriler arandı. 2005 yılındaki açık ulusal yarışmada birincilik ödülünü kazanan projenin 2008 yılında başlayan inşaat kazısı sırasında güneydeki parselde antik Antalya nekropolüne ait arkeolojik buluntulara rastlandı. Nekropol alanı antik dönemde gerçekleşen bir sel felaketinin getirdiği toprak tabakası altında günümüze dek varlığını korurken kentin de bu 5 metreye yakın tabakanın üzerinde geliştiği anlaşıldı.
Proje çalışmaları kuzeydeki parsel için aynı işlevlerle devam ederken güneydeki parselde Antalya Müzesi’nin denetiminde arkeolojik kazılara başlandı. Birkaç yıl süren kazının bulguları Antalya tarihini bilinenden daha eskiye, M.Ö. 200-300 aralığına götürürken, antik nekropol alanının yalnızca bu parsel ile sınırlı kalmayıp oldukça geniş bir bölgeye yayıldığı ve günümüz modern kentinin altında yattığı da doğrulanmış oldu.
Nekropol antik dönemde ritüellerle düzenli olarak ziyaret edilen ve aynı mezarlara eklenen gömülerle gündelik yaşantıda önemli yer tutan bir kent parçasıydı. Kazıda ortaya çıkarılan düzensiz biçimde dağılmış 900 civarındaki mezar, toplumsal kesit olarak kentin ileri gelenlerine ait olmaktan çok geniş halk katmanlarına aitti. Mezarlarda ve buluntularda işçilik olarak benzersiz nitelikte nadir eserler az sayıda kalsa da nekropol, asal olarak doğal topoğrafyasıyla kent ölçeğinde anlam kazanıyor.
Antalya kentinin üzerinde kurulduğu ve kentin kıyı karakteristiğini tanımlayan jeolojik zemin formasyonu olan traverten katman, bağlantılı boşluklardan oluşan yapısıyla yeraltı suları ve Akdeniz ile canlı bir ilişki içinde. Kimyasal süreçlerle oluşan boşluklar mikroorganizmalarla kendine özgü bir yaşam döngüsü oluşturuyor. Traverten dokunun fiziksel özellikleri bu gelişimin spontan izleriyle biçimleniyor. Nekropol de kolay şekillendirilebilen traverten doku içinde yüzyıllar boyunca noktasal kararlar ve el işçiliğiyle oluşmuş, gereksinimlere göre olanak bulduğu yönlerde genişleyerek bugün gördüğümüz hale gelmiş bir ekolojik peyzaj parçası. Yakınlarını uğurlayan insan toplulukları, yaşam döngüsünün ifadesini mekansallaştırırken içinde yaşam barındıran traverten dokunun tüm fiziksel, kimyasal ve biyolojik olanaklarını kullanagelmiş.
Antalya Nekropol Müzesi, bu tarihi ve doğal peyzajın hikayesini iki asal program elemanının mekanlarıyla anlatarak kente kazandırıyor. Birincisi, nekropolü deneyimletebilmek için bir rampa ile başlayan yürüme yolları dizisi. İkincisi, alanda ortaya çıkarılan eserlerin yanı sıra dönemin insan topluluklarına ait yaşam ve ölüm döngüsünün görselleştirildiği müze ve kültürel işlevlere ait kapalı ve yarı-açık mekanlar.
Yapının mimari kurgusu da iki katmanda oluşan mekânsal düşüncelerin etkileşimine dayalı. Kent katmanındaki koruyucu örtü, parseli diyagonali boyunca ikiye ayrılarak iki asal işleve karşılıklı yer buluyor. Ayrım hattı boyunca ziyaretçileri mezarların düzlemine indiren bir köprü-rampa, ana hareket omurgası olarak üçüncü boyutta kent içinde vurgulanıyor. Kentsel bir jest haline gelen omurganın doğu tarafında müze mahalleri yer alırken karşısındaki Cebesoy Caddesi boyunca, nekropol peyzajının izleneceği ve günün sonunda alanı süpüren batı güneşinin derinliğini canlandıracağı yarı açık bir hacim bırakılıyor.
Alt katman olan nekropol düzlemi, tüm çarpıcı verilerine karşın zemin düzleminden incelendiğinde arkeolojik kalıntıların doğal traverten boşluklardan kolayca ayırt edilemediği, engebeli bir doğal taş yüzey olarak algılanıyor. Keşfedilebilmesi için yakından dolaşmak ve traverten kütlenin içine oyulan mezarların biraz yukarıdan anlaşılabilmesi gerekli. Ancak travertenin üst yüzeyi yürünebilecek nitelikte değil ve kalabalıkların dolaşımından zarar görecek kadar narin.
Böylece travertenin herhangi bir sınır tanımadan uzanan karakterinin makro ölçeğiyle, tekil mezar basamaklarının mikro ölçeğinin karşıtlığı yürüme yolları tasarımına temel oluşturdu. Traverten dokuya olabildiğince az sayıda noktada inerek büyük açıklıkları geçen çelik taşıyıcı sistem, el işçiliği ile mezarların arasındaki boşluklarda kazılan kuyu temeller üzerinde inşa edildi. Açılarak genişleyen bir üçgen ızgara deseni üzerinde üç yönlü bir strüktür oluşturuldu. Müze mahallerinin kütlesel bir yığın halinde mezarların üzerini örtmemesi için döşeme sınırları ve duvarlar yapısal taşıyıcılardan içeriye çekildi. Çelik taşıyıcı birbirinden çok farklı yerel çözümleri içinde barındıran karmaşık bir sistem olarak bir köprü, bir çanak, düşey yük aktaran ağaçlar gibi birbirinden çok farklı alt bileşenleri barındırıyor. Yapısal sistem kimi yerde optimal çözüm sunarken, kimi yerde de mimari konseptleri vurgulayarak ortaya çıkaran tercihlerle şekilleniyor.
Müze yapısı 1400 m² alana yayılan kapalı ve yarı-açık sergileme salonları, bir toplantı salonu, ofisler, bilet gişeleri ve giriş, kafe, mağaza, teknik mahaller ve müze destek birimlerinden oluşuyor. Nekropol alanı boyunca dağılan gezi yolları ve platformlara ek olarak yarı açık bir dinleti çanağı nekropol alanı üzerinde toplanma ve basit performans olanağı sunuyor. Yapının giriş platosu hemen kuzeyindeki Doğu Garajı kompleksinin iki ayrı kottan bağlandığı merdivenleriyle bir meydan tanımlıyor. Bu meydandaki ışıklıklar hemen altlarındaki lahitlere bakış sağlıyor.
Antalya Nekropol Müzesi koruduğu ve tanıttığı nekropol alanının doğal ve kültürel peyzajını ülkemizin bir nekropol üzerindeki ilk müzesi olarak Antalya’ya kazandırıyor. Projenin kent yaşantısına yönelik hedefi kentliyle çok yönlü diyaloğa girerek, bulunduğu noktada kültürel varlığın kamusal yaşantıya esas oluşturabileceğini gösterebilmek ve Antalya’nın gelişiminde önemli bir rol oynamasını sağlamak.

Proje Adı
Antalya Nekropol Müzesi
Proje Yeri
Antalya
Proje Ofisi
Erkal Mimarlık
Tasarım Ekibi
Emre Erkal, Ozan Erkal
Mimari Proje Ekibi
Bekir Aşçıoğlu, Cennet Aşçıoğlu, Atakan Palaşoğlu, Ogün Tuzcuoğlu, Murat Karaca, Teoman Gönenç
İşveren
Antalya Büyükşehir Belediyesi T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Ana Yüklenici
İŞSAN İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd.
Statik Projesi
ENDECO Mühendislik
Mekanik Projesi
Ünlü Mühendislik
Elektrik Projesi
Promete Mühendislik
Altyapı Projesi
Diyap Proje
Proje Başlangıç & Bitiş Yılı
2005-2016
İnşaat Başlangıç & Bitiş Yılı
2017-2023
Arsa Alanı [m²]
10500 m²
Toplam İnşaat Alanı [m²]
2000 m² Kapalı İnşaat Alanı
[5850 m² Çatı Örtüsü Alanı]
