Thai Thomas Mai Van
Maivan Flowers

tasarımcı
ikebana

Başla

İkebana: 15. yüzyıldan bugüne uzanan Japon çiçek düzenleme sanatı. Zarif bir estetik anlayışla doğanın güzelliklerini yeniden yorumlayan sanat formu.

çiçek düzenleme sanatı

Öncelikle doğaya olan sevgi ve saygının yanında çiçeklere karşı güçlü bir tutkuya sahip olmak gerek. Bitkiler ve çiçekler, doğanın ve yaşamın ritimlerinin bir ifadesi olarak ikebana tasarımının kalbinde yer aldığından, onların ayırt edici özellikleri hakkında engin bilgiye sahip olmak kritik bileşenlerden biri. İkebana tasarım süreci doğanın yasalarını, hayattaki değerleri ve güzellikleri çiçek dünyası aracılığıyla daha fazla keşfedebilme açısından harika bir yol.

Birçok sanat formunda olduğu gibi, tasarım ögelerinin verimli kullanımı ve uyumu çok önemli. Örneğin; aynı mevsimde yetişen çiçeklerin doku ile renk özellikleri, seçilen konteyner, mekan ve yaratıcılığın harmonisiyle bir araya getirilmeli. Bir ikebana kompozisyonu yerleştirileceği alana göre dikkatle hazırlanmalı, geleneksel bir yer için mi yoksa çağdaş bir yaşam alanı için mi tasarlanacağı göz önünde bulundurulmalı.

doğa ve sanatın doğru kompozisyonu

Bildiğim kadarıyla, ikebananın kökü Japon halkının doğaya olan derin sevgisinden geliyor. İkebananın düzenlenmesi sadece teknik değil, aynı zamanda felsefe de içerir. Çiçek ya da bitki düzenlerken şekiller, çizgiler, renkler gibi yüzeysel güzellikler bizi etkilemese de onların içsel özünü gözlemlemeli ve doğal formlarını hazırladığımız tasarımla ifade edebilmeliyiz. İkebana hiçbir zaman doğadan ayrı düşünülemez, bu nedenle kompozisyonu Yin ve Yang felsefesi baz alınarak dallar ve çiçekler arasındaki boşluklarla yaratılmış asimetrik yapı ve denge gibi tüm detaylar planlanarak oluşturulmalı ve bu detaylarla çiçeklerin güzelliğinin tadını çıkarmalıyız. Bazı geleneksel ikebana tasarımları için aynı iklimde yetişen mevsimlik çiçeklerin seçimi de oldukça önemli.

İkebana hiçbir zaman doğadan ayrı düşünülemez, bu nedenle kompozisyonu Yin ve Yang felsefesi baz alınarak dallar ve çiçekler arasındaki boşluklarla yaratılmış asimetrik yapı ve denge gibi tüm detaylar planlanarak oluşturulmalı ve bu detaylarla çiçeklerin güzelliğinin tadını çıkarmalıyız.

doğanın tasarımlara dahil olması

İkebana, doğa yasaları söz konusu olduğunda önemli bir yere sahip. Bu sebeple ikebanayı 13 yıl önce keşfettiğimde, bu sanata hayran kaldım. Başlangıçta sadece tutkum için çalıştım ve alıştırmalar yaptım ama sonra ikebana eğitimini kariyerimin bir parçası haline getirmeye karar verdim. İkebana öğreterek, doğaya her gün daha yakın olma şansım olduğunu fark ettim. Çiçekler beni mutlu ediyor, bana bir güzellik yaratmak ve hayatın değerini öğretmek konusunda ilham veriyor. İkebana tasarladığım her an çiçeklerle aramda bir sohbet başlar, değerli güzelliklerinin tadını çıkartmaya zaman ayırırım, onların içsel özünü hisseder ve yaşam ortamlarında nasıl olduklarını hayal ederim ki saf güzelliklerini tasarımlarıma aktarabileyim. İkebana aracılığıyla doğayla yakınlaşmak daima harika bir his, örneğin; eğilmiş bir dala bakarken onun yaşam geçmişini görebiliyorum, gün ışığı arayışının bir sonucu olarak bu şekli alıyor. Bir lotus veya nilüfer düzenlerken yemyeşil bir alanda konumlanmış gölet görüntüsü aklımda canlanıyor. Çiçek veya yaprakların narin yüzeyi güneş ışığını, dalların hareketi ise rüzgarı çağrıştırıyor.

Özellikle Rikka stili Ikenobo ikebana düzenlenirken ağaçlar ve bitkiler dağları sembolize eder, çiçekler ve otlar ise suyu çağrıştırır. Bu sayede vazonun içerisinde dağın, şelalenin, tepelerin, nehrin ve denizin muhteşem manzarasının hayat bulduğu söylenebilir.

bütüncül yaklaşım

Bir çiçek tasarımcısı olarak benden müşterilerime hazırladığım tasarımın çevre ile uyumlu bir bütün olması yönünde öneriler sunmam bekleniyor. Bu; müşterilerimin zevklerini, kişiliğini ve etkinliğin temasını dikkate aldığımı gösterir. Tabii ki doğal çevre ve mekanların mimarisi önemli ögeler. Kompozisyonlarım sergileneceği lokasyona göre değişkenlik gösteriyor örneğin; modern bir binada mı, odun veya taşların hakim olduğu bir Zen SPA’sında mı ya da bir kalede mi sergilenecek, gibi. Ayrıca mekanın atmosferine, tarihine, özellikle de ışık kaynaklarına dikkat ediyorum. Bu nedenle mimari detaylara ya da peyzajının doğal özelliklerine daha hakim olabilmek adına her tasarımdan önce o mekanları ziyaret ederim.

Brüksel’deki eşsiz Solvay Kütüphanesi’nde, kitapların ve ahşap işlerin sıcak atmosferini vurgulamak için sade bir naifliğe sahip, canlı ve açık renkli çiçek kompozisyonları oluşturdum. Bu proje, büyük Avrupa basın grupları veya organizasyonları ile iş birliği içerisinde uluslararası bir konferans düzenleyen ilaç sektörünün talebi sonucunda hayata geçti. Normandiya’daki prestijli Vascoeuil Kalesi’nde, 15. yüzyıldan günümüze ikebana sanatının evriminin bir retrospektifini sunmak üzere mekanın tarihini dikkate aldım. Bu kale; Dali, Cocteau ve Braque gibi büyük çağdaş sanatçıların önemli eserlerine ev sahipliği yapıyor. Bu sebeple kompozisyonlarımın başyapıtlarla mükemmel uyumu yakalamasını sağlamalıydım.

Müşterilerimin isteklerinin ötesinde doğal ve mimari çevreyi göz önünde bulundurmak, tasarımcılık ilkemin temelini oluşturuyor. Bu yöntemle her yeni proje için yapacağım çalışmayı sorguluyor ve her zaman yaratıcılığımı uç noktalara taşıyorum.

Şubat 2018’de, World Expo 2020’yi organize etmek amacıyla Dubai Uluslararası Çiçek Festivali’nde, uluslararası bir çiçek tasarım yarışmasına davet edildim. Tema, Dubai’nin çiçek vizyonunu göstermekti. Bu şehrin zenginliğine katkıda bulunan doğal unsurları (petrolün yanı sıra bir ucu denizle buluşan çöl kıyısı ki bu, alana verim kazandırdı) bir araya getirdim. Tasarımlarımda şehrin modern mimarisinden ilham aldım. Dubai’nin efsanevi gökdelenlerinin bazılarını sembolize etmeye çalıştım.