Peyzajı en iyi kim yapar derseniz; bence insan hariç doğada yaşayan tüm canlılar bizden daha başarılı. Gezegenimize zarar vermeden kendi yaşam ortamlarını belirliyorlar. Biz insanlar ise önce cennet yeryüzü parçasını tahrip edip betonlaştırıp, sonra da "peyzaj" ile güzelleştirmeye çalışıyoruz.
peyzaj
Yeryüzündeki canlılar kendine yaşam ortamları belirler veya oluşturur. Kuşlar kendine yuva yapar, karıncalar yeraltı “şehir kolonileri” oluşturur, arılar arı kovanları yapar, insanlar da şehirler kurar. Ama peyzajı en iyi kim yapar derseniz; bence insan hariç doğada yaşayan tüm canlılar bizden daha başarılı. Kuş yuvasını yaparken ağaca zarar vermiyor, karıncalar yerin altına yerleşirken toprağın yapısını bozmuyor, tam tersi havalandırıyor, arılar kovanlarını ve peteklerini yaparken geometriyi en iyi şekilde kullanıp çevreye zarar vermiyor. Yani gezegenimize zarar vermeden kendi yaşam ortamlarını belirliyorlar.
Peyzaj deyince insanların aklına sadece yeşil ve bitki geliyor, oysa peyzaj fiziksel çevrenin tamamıdır.
Biz insanlar ise önce cennet yeryüzü parçasını tahrip edip betonlaştırıp, sonra da “peyzaj” ile güzelleştirmeye çalışıyoruz. Ben güzelleştirmeden ziyade tedavi etmekten yanayım. Hasta bir şehre nefes alacak bir yeşil alan yaratarak onu güzelleştirmekten ziyade tedavi etmek isterim. Ukalaca görünmesin, ben kendimi daha çok bir doğa doktoru gibi görmek istiyorum.
Tıp ile örneklendirmeye devam edersem; mimarlar cerrah, biz peyzaj mimarları ise kalp doktoruyuz. Cerrahlar tüm organlarımızı tedavi ederken, peyzaj mimarları olarak biz en önemli organa odaklıyız, yani kalbe. Dolayısıyla doğal bir bütünlük söz konusu. Aslında peyzajın içinde de mimari var. Bir amfiteatrın, süs havuzunun, göletin, pergolanın, oturma biriminin, kısaca dış mekanda aklınıza gelen her şeyin bir mimarisi var. Dolayısıyla bir peyzaj mimarı da mimarinin içinde bulunuyor. Bence bütünlük burada kendiliğinden geliyor, peyzaj deyince insanların aklına sadece yeşil ve bitki geliyor, oysa peyzaj fiziksel çevrenin tamamıdır.
Central Park ve benzeri parklar! Çünkü bu alanlar şehirlerin rant baskılarına boyun eğmemiş cesur yeşil alanlar. Düşünsenize, m²‘si milyonlarca dolar eden bu alanlarda ağaç ve yeşil var. İnsanın inanası gelmiyor. Benim için başarılı örnek, bir AVM’nin şık ve gösterişli peyzajı ya da bir rezidansın etrafını süsleyen yapay yeşil alan değil; tam tersi, olabildiğince sade ama büyüklüğü ile şehre meydan okuyan dev bir yeşil alandır. Bu mera da olabilir, çayır da ekin tarlası da…