Herkesin dönüp baktığı bir noktada nitelikli yapı yapmaktansa kimsenin aklına gelmeyeceği, o niteliğe talep olmadığı sanılan yerlerde nitelikli yapıların yapılmasını uzun vadede heyecan ve ümit verici buluyorum. Bu yılın mimarlık ortamına ilişkin gözlemlediğim ve buna dair önemli bulduğum gelişme bu. 2017 yılı bizim açımızdan birkaç önemli beklentiyle başladı. Birincisi; Luca Molinari’nin editörlüğünü yaptığı kitabım konusunda ilerleme kaydettik. İkinci önemli gelişme; Strasbourg’daki kompleksin inşaatının bitiyor olması. Onun dışında; yeni kazandığımız yarışma ve henüz başladığımız iki oldukça hacimli ve heyecanlı proje söz konusu.
2017 yılı bizim açımızdan birkaç önemli beklentiyle başladı. Birincisi; Luca Molinari’nin editörlüğünü yaptığı kitabım konusunda ilerleme kaydettik. Yıl sonuna doğru yayınlanacak olan bu kitap birkaç yıl önce başladığımız ama güncel projelerimize vakit ayırdığımız için tercihen biraz kenarda tuttuğumuz bir konuydu. Kitabı tamamlamak bu yılın temel amaçlarından birini oluşturuyor.
Görüşmeleri süren birkaç yeni proje vardı, onlar sonuca ulaştı. Bunlardan biri Abdullah Gül Üniversitesi’nin kampüsündeki eski Sümerbank fabrikasının üniversitenin çeşitli birimlerini barındıracak şekilde ve bir teknoparkı da içerecek şekilde yeniden düzenlenmesi. Bu çok heyecan verici çünkü Cumhuriyet’in ilk sanayileşme hamlelerinden, ilk fabrikalarından biri. Ruslar tarafından 1935’te yapılmış ve endüstri arkeolojisi açısından değerli bir yapı.
İkinci önemli gelişme; Strasbourg’daki kompleksin inşaatının bitiyor olması. Onun dışında; yeni kazandığımız yarışma ve henüz başladığımız iki oldukça hacimli ve heyecanlı proje söz konusu. 2018 yılı için Berlin’de düzenlenecek olan ve pek çok saygın mimarın katılacağı bir sergi önerisi geldi. Onun hazırlıklarına başlıyoruz şimdi. Bu yılın bir kısmını da o meşgul edecek.
İtiraf edeyim ki pek hedefim falan olmadı hayatta. Bir hedef belirleyip o hedefe doğru gidenlerden değilim. Çok kısa vadeli ve çok tanımlı hedeflerim oluyor. Bunun dışında hedef koymayı doğru bulmuyorum. Çünkü bildikleriniz ve hayal edebildikleriniz kadar bir hedef koyabilirsiniz oysa hayat çok daha geniş bir şey. O nedenle hedefim o anda ne yapabiliyorsam onu en iyi şekilde yapmak. Onun dışında da her zaman olduğu gibi yürüyen projelerimizi geliştirmek ve hayata geçirmekle uğraşacağız.
Hepimiz farkındayız ki 2016’da projelerde genel bir yavaşlama söz konusu. Bizim projelerimizde yavaşlayan az oldu. Henüz duraksamış değil, yavaşlamış birkaç proje vardı ama belli bir hızla yürüyor onlar da. Mimarlık ortamındaki hareketlenme açısından bakarsak, biraz iyimser yapım nedeniyle biraz da üretimlerin çoğalması sonucunda nitelikli yapı üretiminin giderek artmakta olduğunu düşünüyorum. İyi, genç ofisler ürün vermeye başladı. İstanbul dışında olan fakat mimarlık kalitesinin yüksek olarak sergilendiği pek çok bina yapılır oldu. Herkesin dönüp baktığı bir noktada nitelikli yapı yapmaktansa kimsenin aklına gelmediği, o niteliğe talep olmadığı sanılan yerlerde, nitelikli yapıların yapılmasını uzun vadede heyecan ve ümit verici buluyorum. Bu yılın mimarlık ortamına ilişkin gözlemlediğim ve buna dair önemli bulduğum gelişme bu.
2016 biterken, 26 Aralık’ta, 2004 yılında Ağa Han Ödülü’nü kazanan Assos yakınlarındaki B2 Evi, ‘anıt eser’ olarak Anıtlar Kurulu tarafından tescillendi. Bu, tam yılı bitirirken iyi bir haber oldu. Oradaki bir ibare beni epey duygulandırdı: “Gelecek kuşaklara değiştirilmeden aynen taşınmak üzere koruma altına alınmıştır.” Duygusal tarafı şu ki; bu tür sonuçlar beklemeden, on küsur yıl önce tasarlanan, bir köyde 6 metreye 10 metre tek hacimden oluşan basit bir planın söylemek ve anlatmak istediğinin, genişleyen dalgalar halinde anlaşılır ve kabul görür olmasını önemsiyorum. Her şeyin büyük, bağıra çağıra kendini var etme çabası karşısında, bu tür bir motivasyonla tasarlanmamış, küçücük bir yapının da mimarlık ve tasarım dünyasına söyleyeceği sözler olduğunun anlaşılması ve kabul görmesi önemli. Büronun bir tasarımının bir tür ölümsüzleştirilmesinin duygusal hazzı bir yana özellikle son yıllarda mimarlık dünyasının ‘ikonik yapı’, ‘starchitect’ zemininde algılanması atmosferine karşı, göz önünde olmayan, küçük ve basit bir tasarımın bu anlamda anlaşılıp kabul görmesi, tam da 2016 biterken iyi bir haberdi. Bunun dışında yine büro açısından baktığımızda 2016 yılının bizi mutlu eden heyecanlandıran tarafı, 2015’te başlamış olan ve yıl sonu bitecek gibi görünen Strasbourg’daki Türk misyon binaları şantiyesinin, oldukça ilerlemesi ve bitimine yaklaşması. Bu yıl, Üsküp’te 25. si düzenlenen ve her yıl bir mimarın yönettiği yaz okulu dizisi gibi çok sayıda konferans daveti oldu. Daha önceki tüm yöneticilerin davet edildiği etkinlikte, mimarlık eğitimi tartışıldı. Ağa Han yönetim kurulu üyeliğim nedeniyle Dubai’de katıldığım Ağa Han ödül töreni ise, mimarlık üzerine iyi bir konsantrasyon oldu. Tatmin edici olduğunu düşündüğüm bir diğer etkinlik ise yabancı mimar konuğu olarak katıldığım Cenevre’deki Maison de l’Architecture idi.
