2017 yılı MUUM açısından, yoğun ve verimli bir seneydi. Kentsel tasarım ve mimarlık alanındaki çalışmalarımız, heyecan verici bir gelişme ile başladı ve Şangay’da yapılacak alışveriş merkezi projesine dahil olduk. 2018 senesinde, yatırımcıların ve kullanıcıların seçimlerinde mekan kullanımlarını maksimize eden, yeni teknolojilerle bütünleşmiş tasarımları talep edeceklerini, bunun da mimarlık alanında daha araştırmacı olmayı gerektireceğini öngörüyoruz.
2018 senesinde, yatırımcıların ve kullanıcıların seçimlerinde mekan kullanımlarını maksimize eden, yeni teknolojilerle bütünleşmiş tasarımları talep edeceklerini, bunun da mimarlık alanında daha araştırmacı olmayı gerektireceğini öngörüyoruz.
Özellikle inşaat maliyetleri ve yapım aşamasındaki zorluklardan dolayı inşaat firmalarının bilgi temelli tasarım ve uygulama platformlarını tercih edeceğini ve proje yönetimlerinde verimliliği hedefleyeceklerini öngörüyoruz. MUUM olarak, 2008 yılından beri Bina Bilgi Modellemesi (BIM), sanal yapı tasarlama yazılımları ve teknolojileri kullanarak projelerimizi hazırlıyoruz. Büyük ölçekli konut ve ofis projelerimiz bu platformda üretilen bilgiler ile inşa edildi. Bu süreçte ülkemizde bizi yönlendirecek standartlar ve kabuller olmadığı için yurt dışındaki projelere yöneldik. Bunun pratikteki zorluklarını aştık ama 2018 itibari ile yeni dönemin, ülkemizde inşaat ve gayrimenkul sektörlerinin dijitalleşme konusunda çağı yakalama sınavı olacağını düşünüyoruz.
2018 aynı zamanda bizim için önemli bir dönüşüm senesi olacak. Daha çok teknoloji firmalarının kullandığı çevik iş akışı (Agile Worflow) ve Scrum metodolojisini kendi iş akışlarımıza uyarlayarak önemli bir dönüşüme öncülük ediyor olacağız. Sürekli gelişme ve öğrenme felsefesi ile kurduğumuz ofisimizin 20. senesinde bu dönüşümü gerçekleştiriyor olması bizi fazlasıyla heyecanlandırıyor.
2017 senesini, dünyadaki siyasal gelişmelerin aksine, mimarların daha iyi ve çağdaş öneriler üretme arayışlarının yoğunlaşarak devam ettiği bir yıl olarak geçirdik. Dijitalleşmenin toplumsal hayata etkisinin katlanarak artması ile ana aktiviteler olarak değerlendirdiğimiz; yaşama, çalışma ve öğrenmeye yönelik alanların mekansal yapılarını hızla değiştirdiğini gözlemledik. Mimarlık, toplumsal yaşantıdaki bu büyük ve hızlı değişimi anlamaya ve ortaya çıkan her türlü sorun ile yüzleşmeye mecbur; çözümler üretmeye çalışıyor. İnsan odaklı tasarım anlayışının yaygınlaşmasına, öğrenme ve çalışma metotlarının yeni teknolojiler ile geçirdiği değişime tanık olduk.
2017 yılı MUUM açısından, yoğun ve verimli bir seneydi. Kentsel tasarım ve mimarlık alanındaki çalışmalarımız, heyecan verici bir gelişme ile başladı ve Şangay’da yapılacak alışveriş merkezi projesine dahil olduk. Buna paralel olarak, 2016 senesinden beri yürütmekte olduğumuz İstanbul Kordon projemizin yeni etaplarının ön tasarımlarına başladık.
İç mimari alandaki çalışmalarımızda, Yedikule Zindanları’nda tarihi dokuda bir konut (loft), otel ve ticari birimlerden oluşan karma kullanımlı yeni bir projenin iç mimari tasarımlarına başladık. Atıl kalmış tarihi / tescilli yapıların kent hafızasından silinmemesi için önemli bir adım olduğunu düşündüğümüz bu proje hepimizi çok heyecanlandırıyor. Mimari tasarımlarını daha önce tamamladığımız ofis (OYAK Genel Merkezi, Doğuş Maslak Kule) ve konut projelerine (Kordon İstanbul) ait iç mimari tasarımlar, üzerinde çalıştığımız projelerdi. Öte yandan, YEM’in düzenlediği bir konferansta ofislerde yeni çalışma şekilleri ile ilgili deneyimlerimizi aktardık.
