Bugüne kadar benim için her yıl bir öncekine kıyasla daha verimli geçti. Bir yandan Erdem Mimarlar olarak Sunay Erdem ile birlikte yeni projeler geliştirme ve bu projelerin hayata geçişlerini denetleme sürecini yürütürken, bir yandan da üniversitelerde eğitmenliğe devam ediyorum. Bu iki kolun birlikteliğini çok önemsiyorum. 2018 için, mimarlık ortamında bilginin, yaratıcılığın ve tevazunun daha fazla önemsendiği bir dönemin başlamasını umuyorum. Böyle bir ortamın yeşermeye başlaması ile mükemmeliyetçi, yenilikçi, mimarlığa katkı sağlama peşinde koşan mimarların değeri daha fazla bilinmeye başlanacak.
2018’de Tac Mahal ile ilgili süreç devam edecek. Jüri olarak seçildiğim projeyi yönlendirmeye devam edeceğim. Bu yıl özenle takip edeceğim bir diğer konu da bahsetmiş olduğum su sporları merkezinin hayata geçişi olacak. Bugüne kadar üniversitelerde yüzlerce öğrenciye onlarca farklı tasarım konusu üzerinde eğitim verdim. Eğitim sürecini çok önemsiyorum ve 2018’de de elimden geldiğince bu konuda katkı sağlamayı sürdürmeye çalışacağım. Öğrencilerimin gözlerindeki ışıltı bana müthiş enerji veriyor. Tüm yorgunluğumu alıyor.
2018 için bir diğer önemli hedefim de ülkemizdeki konut sorunu ile ilgili. Önümüzdeki aylarda pilot bir bölge belirleyip mahalle ölçeğinde konut sorununu ele almayı planlıyorum. Konut ünitelerinin iç mekan tasarımları, dış mekanlar ile ilişkileri, bir araya gelişleri ve küçük gruplar halindeki komşulukları, konut gruplarının kademelenerek yaya ve bisiklet öncelikli bir mahalleye dönüşümünün peşinde koşmayı planlıyorum. Bütün bunların da son derece düşük bütçelerle, özellikle orta ve düşük gelirli aileler göz önünde bulundurularak yapılabileceğini görebiliyorum. Aslında konu parasal imkanlar ile ilgili değil, tamamen tasarımsal beceriler ile ilgili… Sadece iyi tasarım ile hem yapım bütçesinin düşürülebileceğini hem de bugüne kadar halkımızın tatmasına imkan tanınmamış olan iç, dış ve kentsel ölçekte mekansal kalitelere ulaşılabileceğini görüyorum. Tüm bunların yanında 2018’de yarışmaların yanında pek çok uluslararası projemiz devam ediyor.
Son olarak da 2018 için umutlarımdan bahsetmek istiyorum. Mimarlık ortamında bilginin, yaratıcılığın ve tevazunun daha fazla önemsendiği bir dönemin başlamasını umuyorum. Böyle bir ortamın yeşermeye başlaması ile mükemmeliyetçi, yenilikçi, mimarlığa katkı sağlama peşinde koşan mimarların değeri daha fazla bilinmeye başlanacak. Bu tür insanlar hak ettikleri değeri talep etmezler. Biz onlara hak ettikleri değeri teslim etmeliyiz. Ben mimarlığa katkı sağlamaya çalışanlara hak ettikleri değeri fazlasıyla teslim etmeye hazırım. Buna çok ihtiyaç var, çünkü her alanda olduğu gibi mimarlıkta da mükemmeliyetçi tasarımcılar, kaliteli tasarımın peşinde koşmaktan, bırakın kendisinden bahsetmeye, projelerini anlatmaya bile zaman bulamaz. Herkes egolarından en azından biraz kurtulmayı başarabilir ise yaptığı işe daha fazla konsantre olabilme imkanına kavuşabilir. Mimarlık ortamında gerçekten yenilikçi, kaliteli tasarımların ve ardından kaliteli fiziksel çevrenin daha fazla ortaya çıkabilmesi için bu şart.
Bugüne kadar benim için her yıl bir öncekine kıyasla daha verimli geçti. Bir yandan Erdem Mimarlar olarak Sunay Erdem ile birlikte yeni projeler geliştirme ve bu projelerin hayata geçişlerini denetleme sürecini yürütürken, bir yandan da üniversitelerde eğitmenliğe devam ediyorum. Bu iki kolun birlikteliğini çok önemsiyorum. Teori ile pratiğin birlikte yürüdüğü, bir tür disiplinlerarası çalışma gibi düşünülebilir benimki. Günümüzde genellikle mimarlığın tüm boyutları ayrı ayrı ele alınıyor. Bu ayrı ele alış, bir tür disiplinlerarası branşlaşmanın devamı niteliğinde ve son derece doğru bir refleks. Bilimsel yöntem de budur aslında. Herhangi bir şeyi anlamak için onu parçalara ayırırız ve her bir parçayı ayrı ayrı inceleriz. İncelememizin sonucunda da edindiğimiz bilgileri bir araya getiririz. Mimarlıkta da durum böyledir. Pek çok mimar, mimarlığın bir parçasını tutmuş ve inceliyor. Fakat birilerinin de bu ayrı parçaları toparlaması gerekiyor. Bir yandan bilginin üretilmesi sürecinde bulunuyorum, bir yandan da üretilmiş bilgileri bir araya getirmeye çalışıyorum. Erdem Mimarlar olarak, doğru bilgileri bir araya getirme ve ilişkilendirme süreci, bir tür buluş kaynağı gibi işliyor bizde. Nasıl ki doğru taşları birbirine çarpıştırdığınızda kıvılcım ortaya çıkıyorsa; bizde de yeni tasarım fikirleri ve buluşlar, doğru parçaları ilişkilendirince ortaya çıkıyor. Kolaymış gibi görünmesine rağmen doğru bilgileri ilişkilendirmek oldukça emek ve konsantrasyon isteyen bir süreç. Dolayısıyla hayatımın neredeyse tamamı tasarlama süreci ile geçiyor.
2017 yılında yukarıda özetlemeye çalıştığım arka planın yardımıyla bir buluş gerçekleştirdik. Size biraz o projemizden bahsetmek istiyorum… Bildiğiniz üzere bugüne kadar sayısız yüzme havuzu projesi üretildi. Projelendirme tarafındaki mimarların da neredeyse tamamı sadece havuzların formu ile ilgilendi. Tasarım ile ilgilenen mimarların geri kalanı da bu formları değerlendirmekle meşgul oldu. Sadece form ile ilgilenmeyi bir tür dekor veya makyaj çalışması olarak görüyorum. Mimarlığa gerçek anlamda bir katkı olarak göremiyorum bu makyaj çalışmalarını. Bahsettiğim projemde, yüzme konusunu etkileyecek bugüne kadar üretilmiş olan tüm bilimsel bilgileri ilişkilendirdim. Proje ile ilgili tüm detayları açıklamak bir hayli zaman alacağı için size şimdilik birkaç ipucu vereyim… Psikoloji, sosyoloji, tıp, eğitim ve tasarım disiplinlerindeki konuyu etkileyebilecek tüm bilgileri ilişkilendirerek ele aldık bu projeyi. Bu projeden sonra havuzlar, yalnızca yüzme sporundan ibaret ve sınırlı sayıda kullanıcı kitlesi ile kısıtlı kalmayacak. Projeyle beraber her yaştan ve profilden insan, su sporlarını sevecek ve düzenli olarak hayatının parçası haline getirecek. Geçtiğimiz yıl projenin düşünsel boyutunu ve ardından ön projeleri tamamlamayı başardık. 2018’de uygulama projelerini tamamlayacağız. Belki inanmakta zorlanacaksınız fakat proje, köklü tarihe sahip bir Anadolu şehrinde hayata geçecek. Kuvvetle muhtemel, proje yayınlandıktan sonra bu tür tesisler için bir mihenk taşı olacak. Bundan sonraki yüzme havuzlarının bu proje örnek alınarak yapılacağına neredeyse eminim. 2017’nin sonlarında benim için bir diğer önemli gelişme de Hindistan’daki Tac Mahal ile ilgili açılmış olan uluslararası proje yarışmasına jüri üyesi olarak davet edilmemdi. Bildiğim kadarıyla bugüne kadar bütünüyle başka bir ülke tarafından organize edilmiş olan uluslararası proje yarışmasına hiçbir Türk mimar, jüri üyesi olarak davet edilmedi. Yukarıda açıklamaya çalıştığım vizyonla, 2017 yılında Erdem Mimarlar olarak pek çok uluslararası projenin yanında Türkiye’de bir adet kültür merkezi ve nikah salonu tasarladık. Tasarım sürecini kapsamlı ve derinlemesine ele alarak, insanların hayatını olumlu anlamda değiştirmeyi başardığımızı düşünüyorum.
