2018 stüdyo için çok heyecan verici bir yıldı. Litvanya Vilnius’ta MO Modern Sanatlar Müzesi’ni açtık. Birçok müze tasarladığım için şanslıyım ama bu tasarladığım ilk modern sanat müzesi oldu. 2019’da yapacak çok şeyim var. Bunlardan biri Nice’deki Doğu Thiers Tren İstasyonu. Şu anda inşaat halinde ve neredeyse bütün bir şehir blokunu oluşturan çok büyük bir proje. Program, mağazalar ve otel gibi çok işlevli çalışma ve yaşam kültürüne sahip.
2019’da yapacak çok şeyim var. Bunlardan biri Nice’deki Doğu Thiers Tren İstasyonu. Şu anda inşaat halinde ve neredeyse bütün bir şehir blokunu oluşturan çok büyük bir proje. Program, mağazalar ve otel gibi çok işlevli çalışma ve yaşam kültürüne sahip. Üzerinde çalıştığım bir diğer proje de Fransa’da, Pireneler’e yakın Toulouse’da. Yapıları alçak olan bir şehirde alışılmadık bir kule önerdim. Toulouse merkezindeki kamusal alan, oteller, konut ve mağazaları içeren bu çok amaçlı kulenin tüm işlevini dönüştüren kademeli bahçeleri var.
Bu ilkbaharda, Hollanda’da Paleis Het Loo’nun büyüleyici barok bahçelerinde bir kamu sanat enstalasyonu açacağız. Bu projede, insanlar ve doğa arasındaki ilişkinin yanı sıra iklim değişikliği ile kirlilik gibi gezegenimizi tehdit eden şeyleri araştıran “The Garden of Earthly Worries” (Dünyevi Kaygılar Bahçesi) isimli heykelleri tasarlıyorum.
Şili’nin kuzeyinde, “The Dragon Museum” adını verdiğimiz, bir antropoloji müzesinin tasarımını yapıyoruz. Kumullar, dağ, çöl ve okyanusa dair, güzel bir şehirde çok ilginç bir proje.
Son olarak Finlandiya Tampere’deki büyük bir projeden söz edeceğim. Şehirde geniş ölçekli bir dönüşüm projesi inşa ediyoruz. Projede, şehri ikiye bölen eski demir yolu raylarını örten ve yalnızca buz hokeyi stadyumu olmakla kalmayıp diğer sporlar ve kamu etkinlikleri için de kullanılacak, aynı zamanda konutlar, ofisler ve bir otelin bulunacağı kentsel projenin parçası olan bir arena olacak. Bu proje, Tampere şehrinin 21. yüzyıldaki dönüşümünü gösteriyor.
Yapay zeka, akıllı tasarım gibi yeni teknolojiler ve sürdürülebilir şehirlerin nasıl yaratılacağına dair yeni anlayışların hepsinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sadece kentlerdeki geliştirmeler için değil aynı zamanda içinde yaşanılması ve gelişmesi kolay olan şehirlerin tasarlanması için de önemli. Mimari yalnızca inşaata değil aynı zamanda toplum ve toplumun etik değerlerine de ilişkindir. Yaşayanların şehirlerindeki demokratik katılımlarına dairdir. Bunun, tüm dünyada şehirlerin teknoloji ile geliştirilmesine duyduğumuz ihtiyacın esas itici gücü olduğunu düşünüyorum.
2018 stüdyo için çok heyecan verici bir yıldı. Litvanya Vilnius’ta MO Modern Sanat Müzesi’ni açtık. Birçok müze tasarladığım için şanslıyım ama bu, tasarladığım ilk modern sanat müzesi oldu. Güzel, tarihi bir şehirde, şehrin geleneğinin bir parçası olan, aynı zamanda müzenin insanların sanattan zevk almaları için nasıl kullanıldığına dair bir ilke imza atan, gerçekten harika bir projeydi.
Swarovski’ye ikonik Rockefeller Center Noel Ağacı için yeni bir Noel Yıldızı tasarladığım için de çok şanslıydım. Yeni yıldız 3 milyon Swarowski kristali ile kaplandı, aynı zamanda Rock Center’ın tam ortasında bir pop-up butik de tasarladık.
Belki de mimari projelerimin bazılarından daha fazla vakit alan ve daha karmaşık olanı, yaratıcı süreç hakkındaki “Edge of Order” isimli kitabımı yayınlamak oldu. Bu yalnızca monografik değil aynı zamanda gerçekten yaratıcı sürecin incelendiği ve sadece bina fikrinden bahsedilmeyen şiir, sanat, müzik ve felsefeyi de içeren bir proje. Ana fikir, herkesin mimar olabileceği üzerine. Aslında süreci aydınlığa kavuşturarak, diğer insanlara tasarım ve mimariye katılmaları konusunda güç vermek istedim.
