Yeni İstanbul bir kent değil, tesadüfi bir aglomeradır. Termitler de benzer kentler inşa ediyorlar. Kuşkusuz yüzlerce kez daha sağlıklı ve işlevsel.
Doğan KUBAN
O Kent Bitti
Türkiye de korunması gereken çok kent vardı. Çünkü yöresel mimari geleneklerimiz çok zengindir. En küçük kasabalar bile özgün mimari ve kent dokusuna sahipti. Eskiden malzeme, nüfus büyüklüğü, ticaret yolu üzerinde olmak belirleyici olurdu. Geleneksel işçilik biçimsel süreklilikleri saptardı. İletişim çok sınırlı olduğu için yöresel özelliklerin korunmasına yardım ediyor, değişim çok sınırlı ve yavaş oluyordu.
İstanbul’un, İzmir’in, Kayseri’nin Diyarbakır’ın, Mardin’in, Gaziantep’in dokularını korusaydık antropoloji açısından dünyanın en renkli ülkesi olurduk. 20. yüzyıl yarılarına kadar herkes kendi bölgesinde kendi kültürüyle yaşamıştı. İletişim yok; okuma yazma yok. Yaşam şeklinin sürekliliği dokuyu yaşatıyordu. Tarımla uğraşan, teknoloji alanında gelişmemiş, okuma yazma bilmeyen bir toplum her yerde aynı. Halep de Şam da Diyarbakır da aynı. Halkın yaptığı bütün iş hayvancılık, gelişmemiş bir tarım ve zanaat. Bu ortamda bütün yapı gelenekleri yaşadılar.
Eğer İtalyanlar Floransa’yı korurken biz Bursa’yı korumuyorsak bunu geri kalmış bir uygarlık göstergesi olarak değerlendirmek doğru olur. Doğanın iyilik meleklerinin daha çok yardımına gereksinimiz var.
Ağustos 2013, İstanbul
KP36