20. yüzyılın şehri kalabalıklar şehriydi. Modern şehir planlamasında sanayinin etkisi buydu. 21. yüzyılın şehri ise iklim krizi ve aynı zamanda mekan kriziyle şekillenecek. Bugün birçok belediye, konutların karbon etkisini azaltmak için bina yapını durdurmamamız gerektiğini söylüyor. Ancak 2016’da Fransa’da 20 milyon yeni yerleşimci olacak ve şu anda inşa etmemiz gereken evlerin sadece %40’ını inşa ediyoruz. Bu büyük bir sorun teşkil edecek.
Şehirleşmedeki azalmanın demografik artışı asla karşılayamadığını biliyoruz. Standartlar ve rakamlarla bir şehri yaşanabilir ve sürdürülebilir kılmayı başaramayız. Mekan şehirciliği yapmalıyız. İki binanın birbirinden ne kadar uzağa yerleştirileceği şehir plancısının mekana bağlı olarak cevap vermesi gereken bir konu. Bir şehir yaratmak için asli mekansal sorun olan boşluk sorunu, aynı zamanda toplumsal bir mesele. Boşluğun mimarisi kalabalıkları mutlu edebilir. Boşluk, birlikte yaşadığımız ortamdır.
Şehirlerimizin tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Hemen hemen tüm şehirleri her yerin binalarla dolu olduğu periferik sistem üzerine inşa edilmiştir. Neredeyse hiç boş alan yoktur. Her yer mimarın cevap vermesi istenen bir şantiye alanı gibidir. Geleceğin şehri ve ekolojik konutu bahçe oluşturma, özellikle pandemi sırasında öne çıkan dış mekan yaratma gibi olanaklara izin veren boşluk anlayışına gösterilecek özenden geçiyor.
KONSEPT PROJELER®
media partner of MIPIM 2021