Pandemi yavaş yavaş kaybolurken, bir başka konu dikkatimizi çekiyor: Şimdi ve gelecekte iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edeceğimiz. Genç mimarlara döngüsel ekonomiyi binalarımıza nasıl daha iyi entegre edeceğimiz konusunda düşünmelerini tavsiye ediyorum.…
Mimarların “doğa ile” değil, gerçekten "önce doğayı" düşünerek, doğayla uyumlu tasarım yapmaları gerektiğine inanıyorum. Bunu yaparken doğanın temel yönlerini ve bu yönlerle olan ilişkilerimizi düşünmemiz gerekir: Güneş ışığını, hava akışını nasıl kullanıyorsunuz…
COVID öncesi mimari yaklaşımım ile sonrası arasında ciddi bir fark olduğunu düşünmüyorum. Eldeki kaynakları tüketirken daha dikkatli olmak, söz gelimi herhangi bir durumda yıkmadan dönüştürmeyi bir kez daha düşünmek, çevreye, ekolojik dengelere olabildiğince zarar vermeyen yapılar için çaba göstermek…
Pandemi sadece mimarlıktaki esneklik ihtiyacının altını çizdi. Binalar programlarını ayarlayabilmeli ve ani ekonomik
değişiklikleri veya nüfus artışlarını buna yansıtabilmeli. Pandemi sadece mimarlıktaki esneklik ihtiyacının altını çizdi. Bu mesele virüsle başlamadı…
Geçtiğimiz yılı COVID-19’un gün yüzüne çıkardığı sorunları çözmek için bir araya gelerek eylem planları yapmakla geçiren birçok profesyonel var. Hollanda’da muazzam bir konut krizi yaşadığımız için merkezi planlamayı eski haline getirmeye yönelik büyük bir hareket var…