Aslı ÖZBAY
Argos Yapı

yeniden kullanım

“Uyarlanabilir yeniden kullanım” kavramını (mimarlık açısından) zaman içinde işlevini yitirmiş ve boşalarak köhnemeye yüz tutmuş yapıların yeni zamana uygun işlev(ler) ile hayata döndürülmesi ve hem kendine hem çevresine artı değer kazandırabilir hale getirilmesi olarak özetleyebilirim. Yapı eğer tarihi değeri olan bir bina ise durum karmaşıklaşır: Yenileme öncelikleri tarihi yapının değerlerini doğru anlamayı ve o değerleri öne çıkaracak işlevleri bulmayı gerektirir. Koruma alanının derinliklerine inilir ve bunun belirli bir şablonu yoktur. Her yeni yapıda, o yapıya göre yeni formüller üretmek gerekir. Eğer yapı eski, sanatsal, anı değeri vb. özelliklere sahip değilse ama işlevi sonlanmışsa, yıkmak yerine yeni kullanımlarla ilginç mekan deneyimleri elde edilebilir. Son 20 yılda bu alanda çok ilginç örnekler gerçekleştirildi.

Yenileme öncelikleri tarihi yapının değerlerini doğru anlamayı ve o değerleri öne çıkaracak işlevleri bulmayı gerektirir. Koruma alanının derinliklerine inilir ve bunun belirli bir şablonu yoktur. Her yeni yapıda, o yapıya göre yeni formüller üretmek gerekir.

Yıkmak, bugünün çevre duyarlı dünyasında ziyan vermek, moloz yaratmak, doğayı molozla bozmak, enerjiyi olumsuz bir iş için harcamak algısıyla eş değer bir yaklaşım. (Bizim dünyamızda çok geçerli olan “yıkıp yerine çok daha büyüğünü yapma” fırsatçılığını bir kenara koyalım.) Oysa eski, köhne, değerini yitirmiş varsayılan bir yapıyı yaratıcı fikirlerle değerli ve yeniden kullanılır hale getirmek, bir hamlede birkaç hedefi birden tutturmanın aracı haline dönüşebiliyor. Toplumsal değer yargılarının – değer bilgisinin sorgulanmasına, değişimine sebep oluyor. Dolayısıyla mekan üzerinden keyifli deneyim olanakları sunmanın yanı sıra kamusal düşünme biçimlerinin gelişmesine katkıda bulunuluyor.

Toplumsal hafızaya kaydedilmesi istenen eskinin yanında yeni bir şey yaparken mütevazı olmak, genellikle işe yarayan bir formül. Tevazu, illa ki yeni gelenin kendini yok etmesi anlamına gelmez, aksine, tevazu ve zarafetle eklemlenmeyi becermek asıl maharet.

başarılı bir projenin ana bileşenleri ve ilkeleri

Bu meselenin ne yazık ki bir şablonu yok. Her eski-yeni ilişkisi, kendi özgün durumuna göre kendi dengesini üretmek durumunda kalıyor. Eskinin değerli olmasının birçok nedeni olabilir; yaş, yapım tekniği, anı barındırıyor oluşu, sanatsal faktörler, biricik olma hali (nadirlik)… Bu anlamda toplumsal hafızaya kaydedilmesi istenen eskinin yanında yeni bir şey yaparken mütevazı olmak, genellikle işe yarayan bir formül. Tevazu, illa ki yeni gelenin kendini yok etmesi anlamına gelmez, aksine, tevazu ve zarafetle eklemlenmeyi becermek asıl maharet. Bizim gibi, kentlerdeki tarihi mirasını neredeyse bütünüyle yok etmiş, kırsalda ise ciddi tehdit altında tutan bir ülkede, bugüne gelmeyi başarabilmiş “eski” yapıların yeniden kullanımına soyunurken, tevazu kavramını daima akılda tutmakta yarar var. Mimari atraksiyon yapmak için çok elverişli birçok fırsat çıkıyor. Tarihi yapılarımızı buna malzeme haline getirmemek gerekir.

Eskiyi bilip anlamadan, yeniyi yapmakta, bugünü anlamlandırmakta yeterli olamazsınız. “Eski” olan yapı da aslında bir “belge”dir. İyi koruyup incelediğinizde, sadece mimarlık açısından değil, tarih, sosyoloji, sanat, etnografya… gibi pek çok başlık altında, çok şey öğrenirsiniz.​

zorluklar ve tasarım yaklaşımı

Normal bir mimari projeye göre hem üretimi hem de onay mekanizmaları uzun zaman alır ve zorludur. Eğer tarihi bir dokuda proje yapılıyorsa, yapıya ait değer tespitlerini yapabilmek için araştırma şarttır ve birkaç set proje üretilmesi gerekir (rölöve, restitüsyon, analizler, müdahale kararları, raporlar vs.). Bütün bu aşamaların koruma kurullarınca onaylanmasını sağlamak gerekir ki çok sübjektif ve zorlu süreçlerdir. Restorasyon uygulamalarında sürprizlerle karşılaşmak olağan bir durumdur. Proje aşamasında veya uygulama sırasında beklenmedik durumlarla karşılaşılabilir ve revizyon projesi neredeyse kaçınılmazdır. Olağan projelerde mimarın çizdiği yapının bir başka mimar tarafından uygulama denetiminin yapılması daha mümkün ve kolayken, yenileme projelerinde yapıyı herkesten iyi tanıması beklenen müellif mimarın uygulama içinde yer alması gerekir. 

yeniden kullanım projelerinin sosyal ve kültürel önemi

Önemli çünkü eskiyi bilip anlamadan, yeniyi yapmakta, bugünü anlamlandırmakta yeterli olamazsınız. “Eski” olan yapı da aslında bir “belge”dir. İyi koruyup incelediğinizde, sadece mimarlık açısından değil, tarih, sosyoloji, sanat, etnografya… gibi pek çok başlık altında, çok şey öğrenirsiniz.